Pazartesi, Ekim 15, 2012

Alışıla Gelmiş Korkulan Kabus

PAZARTESİ SENDROMU

Günümüzde farklı alanlarda çalışan bir çok kişinin kabusu haline gelen pazartesi sendromunun gerçekten ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Genellikle şehir ortamında yaşayan ve her gün trafik çilesi çekmek zorunda kalan kişiler, yıllardır pazar akşamı başlayan, huzursuzluk ve oldukça rahatsız edici bir stres ile boğuşuyor. Uzmanlar, buna 'Pazartesi Sendromu' adını veriyorlar. Üstelik, yapılan araştırmalar, en profesyonel insanların, iş hayatında başarı kişilerin dahi, bu sendromu yaşadığını kanıtlıyor. Neden pazartesi günü insanlar üzerinde bu kadar olumsuz olduğu sorusuna gelecek olursak; aslına bakarsanız pazartesinin hiç bir suçu yok. Pazar gününün haftanın beklenen günü olması ve bu sorumluluğu yerine getirmemesinden oluşan bir suçtur. Pazar günü tüm haftanın stresini atacak güzel bir kahvaltı hayali sonrasında ayaklarınızı uzatıp dinlenme ütopyasına bir çekiç darbesi gibi inen gerçeklik. Bir anda sanki sizin için uzaydan gelmiş olan aylık evin alış veriş ihtiyacı, eşinizin giyecek kıyafet kalmadı hadi almaya gidelim hem gezeriz demesiyle başlayan paha biçilmez eğlence(?) ve daha bir sürü her şey... Peki bunu tüm insanlar yaşıyor mu? Korkmayın uzaydan falan düşmediniz. Güzel olabilirdi bir süpermen gibi gelmek ama maalesef sıradan bir insansınız. Sizin gibi bu tip sorunu yaşayan, aynı sizin dertlerinizden şikayetçi, O büyük bir özlem ile beklenen Pazar tatili daha sonrasında ise korkulu rüya Pazartesi sendromu gerisini biliyorsunuz zaten. :-) Zaman ile yarışılması zor günler, rekabetin çok daha sınırlı olduğu, teknolojinin insanın karşısına her gün öğreneceği yepyeni detaylarla çıkmadığı eskilerde, haftanın her günü eşit değer taşıdığı için pazartesi günlerinin diğerlerinden herhangi bir farkı yokmuş. Peki ne değişti? Kısacası modern zamanlarda insanoğlunun giderek artan problemleri ve bitmek bilmeyen istekleri bu sendromun doğmasına neden oldu.

Pazar, Ekim 14, 2012

Dondurmasız hayat, penguensiz kuzey kutbu gibidir!

SİZLERE ÖZEL TARİFLER

İnsanların vazgeçemediği gıdalar arasında ilk sıralara yerleşen dondurmalardır. Dışarıda bir çok ortamda kolaylıkla yiyebileceğimiz halde bizi bekliyorlar. Yazın, Kışın, gece yarısı, hastayken bile kısacası her zaman olsa da yesek diye bileceğimiz bir gıdadır. İşte size evde rahatlıkla yapabileceğiniz dondurma tarifleri. keyif aşın yaparken.

KAYMAKLI

Malzemeler:
  • 1 litre süt
  • 1 paket salep (10 gram)
  • 1 kahve kaşığı patates nişastası
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 2- 3 parça damla sakızı
Yapılışı: Bakır bir tencereye şeker, salep, nişasta, dövülmüş sakız konur. Yavaş yavaş süt katarak karıştıra karıştıra pişirilir. Ara sıra karıştırarak soğutulur ve 10- 15 dakika çarpılır. Buz kalıplarına boşaltılıp buzlukta ara sıra karıştırarak dondurulur. (Buzdolabını en soğukta çalıştırmak gerekir.)

VANİLYALI

Malzemeler:
  • 1 litre süt (kaynar)
  • 1- 5 su bardağı şeker
  • 3 yumurta
  • 1 çorba kaşığı patates nişastası
  • Limon kabuğu rendesi
  • Vanilya (1 paket)

Cumartesi, Ekim 13, 2012

Kolay Hamilelik Dönemi İçin Bilgiler

Hamilelikte yapılması gerekenler: hamilelik egzersizleri: kolay bir hamilelik

HAMİLELİKTE YARDIMCI EGZERSİZ SIRLARI

Uzun yıllardan beri inanılagelen kadının ay başlarında fiziksel etkinliklerden kaçınması gerektiğidir. Son tıbbi araştırmalarda görülüyor ki, bu dönemlerde yapılan egzersizlerin zararlı olmadığı gibi baş ağrıları, yorgunluk, kramplar ve psikolojik sorunlar olarak ortaya çıkan rahatsızlıkların çalışmalarla azaldığı görülmüştür. Hatta yarışma sporu yapan bayanlarda kanamaların performansı etkilemediği gözlenmiştir.Annelik görevi kadın organizmasında çeşitli yüklemelere neden olur. Öncelikle karın duvarını oluşturan kaslar, gebelik sırasında aşırı esnemeye gerilmeye maruz kaldığından doğumdan sonra normal ölçü ve işlevlerine dönüşleri zaman alır. Korse, kasların kasılmasına destek olmaktan çok onların görevini yüklenir ve gevşemelerine neden olur. Gevşek kaslar nedeniyle iç organların karın içindeki durumları değişir. Kanın büyük kısmı burada toplanır. Kalbe kanın geri dönüşü bozulur. Doğum öncesi yapılacak egzersizlerin daha sonra ortaya çıkacak damar bozukluklarını önleyici etkileri vardır. Yaş döneminin getirdiği önemli sorunlar arasında hareketsizlik, fazla yemek yem, psikolojik düzensizlikler ve aşırı kilo alma sayılabilir. Bütün bunlar zaten orta yaşı geçmiş kadınlarda çeşitli rahatsızlıklara zemin hazırlar. Fazla kilonuz olduğuna inanıyorsanız, kilo kalmadan önce kesinlikle uzman bir doktorla görüşmenizde yarar var. Çünkü fazla kilolar, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Doktor kontrolünde uygulanacak bir diyet ve yapılacak olan egzersiz hareketleri bu tip sıkıntılardan kurtulmanızı sağlıklı bir şekilde gebelik sürecini atlatmanızı sağlayabilir.

Devamı...

Cuma, Ekim 12, 2012

Islak Kekin Eşsiz Tarifi

SİYAH KEK (BROWNİ)

Özel günlerinizde yapabileceğiniz çok güzel ve yapım bakımından kolay bir kek tarifini sizlerle paylaşıyorum. Çok kıymetli bir ev hanımından özel olarak tarifi aldı. İkna etmesi gerçekten zor oldu. Umarım bu tarifi uygularsınız. Gerçekten mükemmel bir lezzet ile karşılaşacaksınız. Şimdiden afiyet olsun.

Malzemeler:
  • 2 orta boy nescafe fincanı şeker (isteğe bağlı olarak esmer şeker kullanabilirsiniz)
  • 1 orta boy nescafe fincanı sıvı yağ (çiçek yağı kullanmanızı tavsiye ederim. Diğer yağlar kekin tadını biraz ağırlaştırıyor)
  • 2 nescafe fincanı kadar un
  • 1 su bardağı süt (yarım yağlı süt kullanmanızı öneririm)
  • 3 yemek kaşığı kakao
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 adet yumurta
Sosun Yapılışı: Derin bir kap tercih etmenizi öneririm. Çünkü karışımı çırpmak kolay oluyor. Şekeri kabınızın içine dökün. Daha sonra şekerin üzerine çiçek yağınızı koyunuz. Bu karışımı mixer ile köpürünceye kadar çırpın. Çırptığımız karışımın üzerine 1 bardak sütü, kakao, vanilya ilave ediniz. Vanilya poşetini direk karışıma dökmeyiniz. Tel bir süzgüden geçirmenizde yarar var. Ardından 3 yumurtayı karışıma ilave ederek, tüm malzemeyi tekrardan köpürünceye kadar karıştırınız. Bu karışımdan, kekimizin sosu için 1 nescafe fincanı kadar ayırınız isteğe bağlı olarak su bardağı kullanılabilir.

Kekinin Yapılışı: Geriye kalan malzemeye 2 nescafe fincanı kadar un, 1 paket kabartma tozu eklenir. Malzemelerimiz karıştırılır. Son karışıma özellikle dikkat ediniz. Ürünleriniz topan topan olmamasına özen gösterin. Kekimizin karışımını teyzemiz borcamda yapmamızı öneriyor. Fakat yeni çıkan seramik kek kalıpları kekin yapışması ve ya pişme esnasında yaşanan diğer sorunlar açısından siz değerli ev hanımlarına daha çok yardımcı olmaktadır. Orta boy borcamın içine dökülen kekimiz, önceden 150 derecede 10 dakika ısıtılmış fırınımıza verilir. 45 dakika beklenir. Fırınınıza sürekli açarak kekinizi kontrol etmiyin. Çünkü fırın kapağının her açılışında fırının içi soğuyor ve kabaran kekin inmesine neden oluyor. Usta teyzemize göre ise; kekin lezzeti kapak açılınca kaçıyormuş. Fırından çıkarılan kek soğuması için 10- 15 dakika beklenir. Soğuduktan sonra istenilen büyüklükte kek dilimlere ayrılır. Önceden ayırdığımız sos kesilmiş kekin üzerine dökülür. Sos düz bir kaşık yardımı ile kekin üzerine eşit şekilde dağıtılır. Servis esnasında tercihinize göre hindistan cevizi, antep fıstığı üzerine serpe bilirsiniz. Dondurma severler ise kekimizin yanına güzel bir vanilyalı dondurma ilave edebilirler. Mayhoş bir lezzet isteyen hanımlar için ise; yarım kilo kiraz çekirdeklerinden ayrın mixerden geçirerek kekimizin sosuna karıştırın. Unutulamaz bir lezzet ile karşılaşmaya hazır mısınız.


Perşembe, Ekim 11, 2012

CAN DAMARIMIZ SU

Su insan yaşamında, oksijenden sonra en önemli maddedir. Erişkin bir insanın vücut ağırlığının yaklaşık olarak %60’ı sudur. İnsan organizmasının deri, kemik, yağ ve bağ dokusu dışındaki tüm feğeleri içinde çözelti olarak bulunur. Bu durumu göz önünde tutarak, insanın vücudunun biçimini almış olan suyun içinde bir çözelti olarak düşünebiliriz. Vücuttaki suyun yaklaşık %60’ hücre içinde, %40’ ise hücre dışında bulunur. Aşağıdaki tabloda vücuttaki toplam su miktarının dağılımı gösterilmektedir.

  • Toplam Vücut Suyu: 40 lt
  • Hücre içinde bulunan su miktarı: 25 lt
  • Akyuvarlardaki su miktarı: 2 lt
  • Hücre dışında bulunan su miktarı: 15 lt
  • Kan plazması hacmi(bu hücre dışı suya aittir): 3 lt
  • Kan hacmi: Plazma + Alyuvarlar 5 lt

Vücutta bu kadar yoğun olarak bulunan su yaşam için son derece gereklidir. Örneğin bir insanın besin almadan haftalarca yaşayabildiği halde susuz ancak 1-2 gün hayatta kalabilir. İnsan bedenindeki yağ ve karbonhidratın hepsini, proteinin yarısını, vücut suyunun ise yaklaşık olarak%10 kadarını kaybettiğinde hayati faaliyetleri son derece yavaşlar ve tehlikeye girer. Vücut suyunun %20 kadarının kaybedilmesi ise doğrudan ölüm ile sonuçlanır. Su besin maddelerinin emiliminde ve hücrelere taşınmasında, vücuttaki metabolizma artıklarının akciğerlere, böbreklere ve karaciğere taşınıp buralardan atılmalarında, vücut ısısının düzenlenmesinde, vücut içinde gerekli birçok maddenin taşınmasında doğrudan görev üstlenmektedir. Bu saydığımız özellikler insanın hayatını sürdürmesi için olmazsa olmazları arasındadırlar.Su hemen hemen her kimyasal olayda kullanılan ya da üretilen bir maddedir. Yunan filozofu Thales yaşamın kökenini suda aramak ile büyük bir gerçeği o çağda dile getirmiştir aslına bakılacak olursa. Erişkin bir insan günde yaklaşık olarak 2-2,5 litre su almalıdır. Bu su gereksinimini ise içecekler, besinler ve hücrelerde gelişen kimyasal-metabolik olayların ürünü olarak açığa çıkan ve “metabolik su “ adı altında anılan kaynaklardan karşılarız.
Besinlerden alınan;

  • 100 gram protein 41 gram
  • 100 gram karbonhidrat 55 gram
  • 100 gram yağ ise 107 gram suyu sağlar.

Çarşamba, Ekim 10, 2012

Troit Bezi ve Hormon Salgıları

TİROİT BEZİ

Tiroit ya da kalkan bezi olarak da adlandırılır. Yutağın altında, boyun bölgesinin ön ve yan bölgesini saran çok damarlı yapıya sahip bir iç salgı bezidir.
Yapısı: Soluk borusunun yanlarında bulunan iki lobunu, soluk borusu önünden geçen bir bölüm birleştirir. Keseciklerden oluşur. Bukeseciklerin içinde koloid bir madde bulur. Her iki lobun içinde de "paratiroid" bezi bulunmaktadır. Ortalama bir insanda ağırlığı 20 ile 40 gramdır. Tiroid bezi, iyot, tirozindentiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3) ürütiminden sorumludur. Bu sayede ktiroid hormonunun salgılanmasında rol oynar. Tiroid bezi, öteki iç salgı bezleriyle birlikte çalışır. Çalışması özellikle hipofizin salgıladığı uyarıcı tireotrop hormonunun (TSH)etkisine bağlıdır.
Görevi: İnsan hayatında, yaşamak için gerekli kimyasal ve fiziksel olayları düzenlemektedir. Kemiklerin gelişmesini, büyümeyi, cinsel organların gelişmesini, deri ve kıl oluşumunu büyük ölçüde doğrudan etkiler.
Hormonun Az Miktarda Salgılanması Durumunda: Tiroit bezinin az hormon salgılamasından dolayı insan metabolizmasında yavaşlamalar görülür, yorgunluk hissi artar, deride kuruluk görülmeye başlar. Eğer bu hormon erken yaşta az salgılanırsa(özellikle çocukluk döneminde) cücelik ve zihinsel özürlülük görülür, büyüme ve gelişme tam oluşmaz ve hastalık durumunda artış görülür. İnsanların bir çoğu Triot bezinin az çalıştığının farkında olmadıkları için bundan kaynaklı olan hastalığın farkında olmadan hayatlarını devam ettirmektedirler. Bu hasta kişilerde aşır bir yorgunluk, saçlarda dökülme, kilo alma ve sinirsel yapının bozulması nedeni sonucunda depresyon görülmektedir. Özellikle yorgunluk ve halsizlik günlük hayatımızda çoğu zaman çok çalışmaya ve uykusuzluğa bağlandığı için tiroit bezi yetmezliğinden şüphelenen insan sayısı pek azdır. Kadınlarda özellikle 55 yaşından(menopoz döneminden) sonra bu hastalığın gözlenme sıklığı daha da artar. Her 10 kadından birisinde tiroit yetmezliği görülür. Bazı kadınlar bu belirtilerin menopoza bağlı olduğunu sanarak yorgunluk, halsizlik ve unutkanlık içinde yaşamaya zamanla alışırlar. Bazı kişiler ise önceden tiroit ameliyatı geçirmiştir ve günün birinde tiroit hormon yetmezliği gelişebileceği riskini bile akıllarına getirmezler. Oysa ameliyat geçiren tiroit hastaları ya da radyoaktif iyot tedavisi gören insanlar belirli aralıklarla tiroit hormon kontrollerini yaptırmak zorundadırlar. Belki bu kişilere hastaneden ayrılırken bu konu söylenmemiş olabilir.Çünkü toplumumuzda maalesef bu tip olaylara dikkat edilmiyor. Çok uyuyan, üşüyen, eli yüzü şişen bir kişide de tiroit bezi yetmezliği olabilir. Kilo alımının bir nedeni de tiroit bezinin az çalışmasıdır. Kilo vermek istediği halde bir türlü zayıflayamayan insanlar özellikle bayanlar tiroit bezi az çalışıyor olabilirler.

Devamı...

Salı, Ekim 09, 2012

Enteresan Lahana Diyeti

YAĞ ERİTİCİ LAHANA ÇORBASI

Malzemeler:
  • 6 büyük yeşil soğan
  • 1-2 domates
  • 1 büyük lahana
  • 2 yeşil biber
  • 1 demet kereviz sapı
  • 1 paket hazır çorba karışımı
  • tuz,biber
  • maydanoz
  • köri
  • 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti
  • acı sos (arzu edilirse)
Yapılışı: Sebzeleri küçük veya istenir ise orta boy doğrayın. Tencereye koyup üstünü 2 parmak geçecek şekilde su ilave edin. 10 dakika yüksek ateşte kaynatın. Kaynadıktan sonra ateşi kısın. Kısık ateşte 5-10 dakika pişirmeye devam edin,sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin.(aşırı diri olmayacak şekilde, isteğe bağlı sebzeler çiğ bırakılabilir). Bu çorbanın kalori değeri çok düşüktür. Bu yüzden, kendinizi aç hissettiğiniz her zaman ya da istediğiniz kadar içebilirsiniz hiç bir zararı yoktur. Şayet bir yere gidiyorsanız termosunuzu çorba ile etmeyi unutmayınız.

Diyetin Uygulanışı:
1. Gün:
Bütün meyveleri (muz hariç) yiyebilirsiniz. Kavun ve karpuzun kalorisi diğer meyvelere göre daha düşüktür (Bu meyveleri tercih etmeye özen gösterin). Bugün sadece meyve yiyip çorba içebilirsiniz. Şekersiz çay serbesttir. İçebildiğiniz kadar su için.

Pazartesi, Ekim 08, 2012

Güzelleştir Kendini

SAÇ BAKIMI

Saçlarımız günlük yaşantımızın vazgeçilmezidir. Özellikle bayanlar için önemi daha fazla fön, maşa, düzleştirici gibi saç şekillendirme yöntemleri saçlarımızın zaman içinde yıpranmasına ve dökülmesine neden olur. İşte  bu yıpranmaları engellemek için kendimiz evde bakım kürleri hazırlayabiliriz.


BADEM YAĞI VE ÇAM TEREBENTİNİ

Eczanelerde, marketlerde, aktarlarda kolayca bulabileceğiniz ürünlerdir. Badem yağı ve çam terabentini (isteğe bağlı olarak 1 çay kaşığı zeytinyağıda ekleyebilirsiniz) kullanacağınız kadarını bir kaba koyup karıştırın banyoya girmeden bir saat önce kuru olan saça diplerden başlayarak uçlara kadar sürün bir tokayla toplayıp 1 saat bekleyin banyoda bol su ile yıkayın. Bazen saç dipleri yağlı kalabiliyor bunun için banyoya girmeden önce az miktarda bebek pudrasını saç diplerinize dökün. Bu kürü ayda bir veya 2 haftada bir yapmanızın hiçbir zararı yoktur. Eğer bunları uygulamaya zamanınız yoksa şampuanınızın içerisine birer damla badem yağı ve çam terabentini damlatın faydasını göreceksiniz. Kimyasal içerikli ürünleri kullanmaktansa bu tür maskeleri tercih etmemiz hem sağlık hem de maddi yönden daha yararlı olacaktır. Badem yağına benzer saça faydalı olan birçok yağ daha var yılan yağı, hintyağı, Hindistan cevizi yağı,susam yağı… Bunlardan belkide en faydalısı evlerimizden eksik olmayan zeytin yağıdır. Zeytin yağı:saçı uzatır ,besler ve parlaklık verir.


SİRKE VE LİMON

Eğer saçlarınızı daha temiz ve parlak görmek istiyorsanız sirke ve limon maskesini uygulayın. Limon suyunu ve sirkeyi bir kahve fincanında karıştırın saçınızı şampuanladıktan sonra saçınıza döküp masaj yaparak yedirin saç kremi sürün ve iyice durulayın.

Pazar, Ekim 07, 2012

Binbir Derde Deva Ayva

AYVANIN YARARLARI

İçindekiler: Ayva meyvesi pektin, tanen, şeker, organik asit, A-C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda içerir. Tohumlarında %14 ile 18 oranında tutkal yapıcı maddeler, %16 ile 20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler, çok yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin bulunduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Meyvesi: Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu alır. Ayva meyvesinin üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Vücudun gelişmesine yardım eder. Harareti keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Bağırsak kanamalarını keser. Mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Damar sertleşmesine, karaciğer tembelliğine iyi gelir. Safrayı düzene sokarak rahat çalışmasını sağlar.
Ayva Yaprağı: Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır. Yaprağı kaynatılıp içilirse yetişkinlerde ishali keser. Kaynatılmış ayva yaprağının suyu ile gargara yapılırsa boğaz ağrılarına iyi gelir. Pişirilmiş yaprakları ile lapa yapılıp boğaz etrafına sürülüp bir tülbent ile kapatıldığı zaman boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasına da ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır.

Devamı...


ayvanın faydaları

Cumartesi, Ekim 06, 2012

ACIÇİĞDEM TOHUMU

Diğer isimleri: B Bitkinin latince ismi olan Colchicum, ”Colchis” (Kolkhis) kelimesinden gelmektedir. Bu isim Doğu Karadeniz ile Güney Kafkasya arasındaki bölgenin eski ismidir.Bu bölgede C. Speciosum Steven türü bol olarak yetişmektedir. Bu bölge aynı zamanda efsanevi büyücü rahibe Medeia ile Pontus karalı Eupator Mithridates’ in de vatanıdır. Bitki Osmanlı dönemi kitaplarında Mahrut ve Sürincan ismiyle geçer. Sonbaharda çiçek açan türlere halk arasında Güzçiğdemi, Kalkgit, Vargit ve Morca gibi isimler vermiştir. Bu isimler bitkinin sonbaharda çiçek açması, çiçekler görününce yayladan inme zamanının geldiği veya çiçek rengi ile ilgilidir. Ayrıca Cambırt, Çomak, Galeden, Yusufeli, İtboğani Mahmur çiçeği, Zehirli çiğdem gibi isimleri de kullanılmaktadır.
Colchicum autumnale L. (Liliaceae) türünün kurutulmuş olgun tohumlarıdır. Bu tür 10-30 cm yükseklikte otsu ve yumrulu bir bitkidir. Çiçekler sonbaharda, yaprak ve meyveler ise ilkbaharda meydana gelir. Çiçekler 6 parçalı, morumsu pembe renkli, erkek organlar 6 tane (Crocus cinsinden farkı), meyve 3 gözlü ve .ok tohumlu bir kapsüldür. Avrupa'nın sulak çayırlarında bol olarak yetişir. Türkiye'de bulunmamaktadır.
Dış Görünüşü: 2-3 mm çapında, küre biçiminde, kırmızımtırak esmer renkli, sert, kokusuz ve acı lezzetli taneleri vardır.
Bilişim: Sabit yağ, şekerler, tanen ve alkaloitler (%0,30-1,2) taşımaktadır. Alkaloitlerin tedavide kullanılanları kolsişin ve demekolsin’dir.

Devamı...

Cuma, Ekim 05, 2012

İSVEÇ DİYETİ

İsveç diyetini uygulayan kişiler iki haftada 7 ile 20 kilo arasında kilo verdirir. Bunun dışında diyetin en büyük özelliği metabolizmayı tamamen değiştirdiğinden 2 yıl boyunca hiç kilo almıyorsunuz. Diyeti 6. veya 13. günde bırakabilirsiniz. Diğer günlerde kesinlikle yarıda bırakmayın.

Ancak diyetin başarılı olabilmesi için aşağıdaki adımlara kesinlikle uymalısınız:
  • Diyet programındaki 1 fincan kahvenin dışında ayrıca çay, kahve ve meşrubat içilmemeli.
  • Günde en az 2 litre su içilmeli.
  • Diyet 13 günden fazla sürdürülmemeli.
  • Diyeti ancak 6. günde kesebilirsiniz.
  • 3 aydan kısa bir sürede diyeti tekrarlamayın.
  • Aynı gün içinde öğle ve akşam yemekleri yer değiştirilebilir.
  • Brokoli bulamadığınızda karnabahar yenebilir.
  • Yüksek kolesterolü olan kişiler yumurtanın akını yiyebilirler.
  • Ölçü ve miktar belirtilmemiş yiyecekleri abartmamak koşulu ile dilediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
  • Diyet ağır geldiğinde 6. günde bırakıp 3 ay sonra 6 gün daha uygulanabilir.
1. gün
Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şekerden fazlasını kullanmayın
Öğle: 2 katı yumurta, 1 porsiyon haşlanmış ıspanak, 1 orta boy domates
Akşam: 200 gram 1 adet biftek, az zeytinyağlı ve bol limonlu yeşil salata

Devamı...

Perşembe, Ekim 04, 2012

Kadınlar hem haklı, hem haksız?

Ezilen kadınlar: toplumda kadınlar ve yerleri: soframızda öküzümüzden sonra gelen insanlar: her zaman çalışmak zorunda olan eşler

MAĞDUR VE KURBAN

Bu yazıda toplumuzun gerçekten ezilen, her zaman çalışmak zorunda kalan, Ünlü bir edebiyatçımızın dediği gibi, “soframızda yeri öküzümüzden sonra gelen” emekçi kadınlarımız hakkında acizane fikirlerimi anlatmaya çalışacağım. Umarım siz de diğer insanlar gibi ezenler tarafında olmazsınız. Toplumun gerçeklerini görmenizi ve evinizde aileniz ile yediğiniz her lokmada hatırlamanız için....

Basındaki haberlerin kadınların çok çeşitli olayların kurbanı ya da mağduru olduklarını gösteriyor günümüzde. Kadınlarımızın özellikle ev içinde kocalarından, çevre komşulardan, çalışan kadınların ise iş yerlerinde tanıdıkları erkekler tarafından sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kalıyorlar. Peki neden? Bu bayanların suçumu? Tabi ki de hayır. Ev ortamında bilakis çalışmayan kadınlar (ben onlara özgürlüğü alınmış diye hitap ediyorum kocalarına muhtaç bir hayat sürüyorlar. Bu yüzden evin beyi olacak kişi, akşam eve geldiğinde morali bozuk olsun olmasın sorun çıkaracak bir yer rahatlıkla bulabilir. Eşinin yaptığı yemeği beğenmez televizyonun önünden geçtin gibi bir takım olayları bahane ederek ilk önce sözlü şiddete başlar. Şimdi siz hanımlara soruyorum bura da bayanların suçu nedir? Tamam bütün kadınlar sütten çıkmış ak kaşık değil. Ne kadınlar vardır toplumda çene bir kere açıldı mı sadece su içerken ses çıkmaz, öte yandan konuşmak için izin isteyen de var tabi ki. Gelelim iş yerlerinde olan bir takım olaylara. Yıl 2013. Bu dönemde olur mu iş yerinde şiddet, haksızlık demeyin. Toplumumuzda bir çok kadın bilakis çalışmak zorunda olan (maddi yönden gereksinim duyan) bayanlar daha çok bu tip olaylara maruz kalıyorlar.Evde kocalarına içinde bulundukları durumu anlatamayanların sonu ise karanlık. Ülkemiz eşitlik, demokrasi ülke(?). Ama gerçekten böyle olduğunu düşünen 75 milyon kişide kaç kişi bulabiliriz Kadın haklarından söz eden sözüm ona hanımefendiler bile, Boğaz manzaralı restoranlar da yemeklerini yerken o çalışmak zorunda olanları aklının ucundan bile geçirmez. O değil ki çalışmak zorunda olan. Peh... ne yapsın insancıkların açlığını.

Çarşamba, Ekim 03, 2012

Denizden Ne Çıksa Yerim Diyenlere

BUĞULAMALAR

Alabalık Buğulama (4 Kişilik)

Malzeme:
  • 4 adet Alabalık (fileto edilmiş)
  • 4 adet defne yaprağı
  • 3 adet domates
  • 3 adet çarliston biber
  • 1.5 adet limonun suyu
  • 70 gr. tereyağ (margarin veya likit yağ da olabilir)
  • 250 gr. mantar
  • 1 çorba kaşığı kapari turşusu
  • Tuz ve karabiber

Yapılışı: Domatesler halka halinde kesilip yağlanmış tavaya dizilir. Alabalık filetoları domateslerin üzerine yerleştirilir. Bakiye domatesler ise dörde bölünüp balıkların aralarına yerleştirilir. Çarliston biberler çekirdekleri çıkarıldıktan sonra uzun şeritler veya halkalar halinde kesilerek balıkların üstüne yerleştirilir. İkiye bölünmüş mantarlar ile bir çorba kaşığı kapari turşusu ve defne yaprakları ilave edilir. Limon suyu ve balıkların üst seviyesine kadar su konur, kararınca tuz ve karabiber ilave edilir. Kapağı kapatılıp hafif ateşte 30 dakika pişirilir.

Not: İsteyenler 2 veya 3 diş doğranmış sarımsak ta ilave edebilirler.


Hamsi Buğulama

  • (4 Kisilik)
  • Malzeme:
  • 500 Gr. Hamsi
  • 1 adet iri olgun domates
  • 2 demet taze soğan
  • 1/2 demet maydanoz
  • 1 adet limon
  • 1 kahve fincanı zeytinyağı
  • Tuz
  • Karabiber
Yapılışı: Hamsiler kafaları koparılıp kılçıkları çıkarılarak fileto haline getirilir ve yıkayıp durulanması için kurumaya beklenir. Bir kabın içine yeterince tuz, karabiber, ince kıyılmış maydanoz ve taze soğanları koyup karıştırın. Küçük doğranmış domatesleri üstüne yayın. Durulanmış hamsileri içine katıp harmanlayın. Karışımı 15 dakika kadar oda ısısında beklettikten sonra yayvan bir tepsiye serin. Kalan harcı üzerine yayın. Limonu ince dilimler halinde kesip üstüne dizin. Zeytin yağını gezdirip kapağını kapatın. 15 dakika kadar hafif ateşte pişirdikten sonra sıcak olarak servis yapın. 
Not: Hamsi buğulama 2 gün kadar buzdolabında saklanabilir. Buzdolabında saklanmış buğulamayı ısıtıp tekrar sıcak servis yapabilirsiniz.


Kırlangıç Çorbası(4 Kişilik)

Malzeme:
  • Kırlangıç balığı , 300 gram (orta boy bir adet)
  • 1/4 adet limon
  • 1 çorba kaşığı sirke
  • 4 diş sarımsak
  • 1/2 konserve kutusu hazır garnitür(küçük boy)
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 çorba kaşığı tereyağ,
  • 1 çorba kaşığı un
  • 1/2 demet dereotu (veya maydanoz)
  • Tuz,Karabiber
Yapılışı: Bir tencerenin içine balığı koyup suyla doldurun. İçine 1/4 limon,1 adet kuru soğanın göbeği,1 çorba kaşığı sirke ile yeterince tuz koyup kaynatın.Kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra balığı tencereden alıp kılçık ve derilerini ayıklayın. Hazır yarım kutu garnitürü tencereye ilave edin, atesi kışın. Ayıklanmış balığın başını temiz bir tülbente sarıp tekrar tencereye koyun . Bu arada daha önceki işlem sırasında konmuş olan soğan ve limonun alınmış olmasına dikkat edin. Ayıklanmış balık etlerini çok küçük parçalara doğrayıp tencereye ilave edin, yeterince karabiber serpin, ince doğranmış sarımsakları ve bir çorba kaşığı tereyağ ilave edin. Ayrı bir kapta iki çorba kaşığı una tenceredeki sudan ilave ederek bulamaç haline getirin, yeterince inceltip tencereye tamamını dökün. Tencereye doğranmış dereotu ilave edip hafif ateşte 15-20 dakika pişirin. Not: Limonu ,çorbayı içerken isteğe göre sıkmanız tavsiye olunur. Çorbayı indirdikten sonra, ayrı bir kasede bir yumurta ile bir limon suyunu çırpıp terbiye olarak ilave edebilirsiniz.


Kilo Almanın Yolları

NE YESEM YARAMIYOR BİR TÜRLÜ

Kilo almanın yolları: sağlıklı kilo : vücut geliştirmek için kilo alma: Kas geliştirmek ve şişmanlamak Bu dünya gerçekten gerçekten garip değil mi? Bir yanda kilo vermek için her şeyi yapan hatta ameliyat olan insanlar diğer yanda ise ne yese bir deri bir kemik olan çoğunlukla toplumdaki diğer insanların moralini bozan bir grup insan. Fakat toplumda kilo almak isteyip alamayan o kadar çok kişi var ki asla azımsanamaz. Şu bir gerçek, her iki grubunda içinde bulunduğu durumdan dolayı anlamak gerekiyor. Daha önceki yazılarım hep kilo vermek üzerine, bu sefer farklı bir gözle dünyaya bakmak gerektiğini düşünüyorum.

Neden kilo almak istiyorsunuz?

Yaşlılar geçirdikleri hastalıklar nedeni ile iştahsızlaşıyor. Bu yüzden sağlıklı yiyecekleri yeseler bile vücutları için gerekli besin takviyesini alamazlar ve istem dışı kilo kaybetmeye başlarlar. Geçirdikleri bir ameliyat veya ciddi bir hastalıktan dolayı kilo kaybı veya kas erimeleri görülebilir. Tamamen kişisel istekler doğrultusun çok zayıf olduğunu düşünen kişiler biraz kilo aldıkları zaman daha iyi görüneceklerini düşünüyor olabilirler. Sporcular yaptıkları işin gereği kas geliştirmek ve kilo almak gerektiği sonucuna varırlar. Bir de işin diğer tarafı var tabii ki de. Sağlıklı yönünden bir sıkıntınız yoksa, vücudunuzun zayıf olduğunu düşünüyorsanız fakat yüksek kalorili bir diyet yaptığınız durumda bile kilo alamıyorsanız bunun başka sebepleri olabilir. Bu konuda aile hekiminizden kolaylıkla yardım alabilirsiniz.

Salı, Ekim 02, 2012

Estetik Gerçeği!

Estetik ameliyatlar: Estetik ile güzelleşin: güzellik için her şey: zararlı ameliyat estetik: estetik ne kadar doğru

ESTETİK AMELİYAT OLMAYA DİKKAT EDİN!

Gençliğimiz zamana karşı meydan okuyamıyor. Her güzellik bir gün gidecek geriye sadece içimizdeki saflığımız kalacak (artık ondanda ne kadar kaldıysa?).Yer çekiminin etkisi, güneş ışınları, günlük hayatımızdaki iş-okul-aile-para sıkıntıları gibi gerçekler, insanoğlunu zamanla yıpratır. Zamanla burun ile ağzımız arasında, göz altlarında, yanak bölgemizde, çene ve boyun bölgelerimizde bulunan kaslarda gevşemeler, dolayısıyla sarkmalar başlar. Günümüz dünyasında bunlar için insanlar ameliyat oluyorlar. Güzellik ameliyatı adı verilen bu ameliyatlar aslında insan hayatı için gerçekten büyük risk oluşturuyor. Son 10-15 yıllık bir döneme bakılacak olursa bu ameliyatların sayısı giderek artmış bulunuyor. 18 yaşını dolduran genç kızlar hemen doktorlara koşuyorlar. Acaba neden bu insanoğlu kendi vücudunu beğenmez, hiç düşündünüz mü? Tamam mükemmel değildir kimse. Fakat bunun için daha doğrusu zevk için o acı çekilir mi?

Ergenlik dönemine yeni girmiş genç kızlarımız, televizyonda gördükleri mankenlere özentilerinden dolayı, daha ince ve kusursuzdur bir vücuda sahip olma hayalindedirler Tamam, bu estetik ameliyatları iyidir, hoştur. Mesela, güzel Türkiye'mizin turistlik kenti Antalya’da bu yaz bir ilke imza atıldı. Umarım sizde benim gibi yakından takip etmişsinizdir. Bu olay sağlık hatta insanoğlu açısından mucizevidir. İlk yüz nakli yapıldı. İste gerçek doktorluk, bilim, yarar budur. Zevk için yapılmadı. Diğer bir anlatım ile, bir insanın kendisini beğenmemesi ve yahut diğer kadınlarla arasında olan güzellik yarışı için değildi bu ameliyat. Bir insanın yaşam mücadelesiydi. Gerçek anlamda ihtiyacı olan birine uygulandı. Düşünebiliyor musunuz ne kadar mükemmel bir olay. Bilimi doğru noktada kullanırsak ne kadar yararlı olacağını buradan anlaya biliyoruz Güzellik aslında durağan bir etkidir. Bir kadın güzel olmayabilir aynı zamanda bir erkek de yakışıklı. Fakat bir insanın içi güzel ise, zaten oturmasıyla, konuşması ile güzelliği aşmış durumdadır.

Pazartesi, Ekim 01, 2012

Pratik Et Suyu

ET SUYU NASIL ÇIKARILIR?

Malzemeler:
  • Dana kemiği
  • 1 soğan
  • Havuç
  • Kereviz veya maydanoz sapları
  • 1 kahve kaşığı tane karabiber
  • 2 defne yaprağı
Yapılışı: Kemikler yıkanıp bol su ile kaynatılır. Üzerinde biriken köpükler alınır. Soyulup dörde bölünmüş soğan, havuç, kereviz defne yaprağı ve maydanoz sapları konur. İyice kaynatılır. Tel süzgeçten süzülür. Soğuyunca üzerinde biriken yağlar alınarak atılır.

Not: Et suyu çıkarırken; çok az sirke ilave edilirse et suyu kalsiyum bakımından zengin olur.

Daha Fazlası İçin...

Bugün Ne Yesem?

DOMATES SOSLU MAKARNA

Malzemeler:

  • 1 paket makarna
  • 3 olgun domates veya 1 kaşık salça
  • 1 soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 4- 5 dal kereviz veya maydanoz
  • 1 havuç
  • 2 kaşık yağ
  • 1,5 kaşık un
  • 2- 3 bardak et suyu (su da olabilir)
  • Tuz, karabiber, 1 çay kaşığı şeker

Yapılışı: Rendelenmiş soğan yağ ile pembe kavrulur. Küçük doğranmış havuç, kereviz, sarımsak konur. Un ilave edilip biraz karıştırılır. Rendelenmiş domates veya salça ile 2- 3 bardak et suyu veya su konup pişirilir. Kaşık yardımı ile tel süzgeçten geçirilir. Tuz, karabiber ve şeker atılır. Makarna bol tuzlu suda haşlanır. Soğuk su ile yıkanır, süzülür. Servis tabağına alınıp üzerine hazırlanan sos, sıcak olarak dökülür ve karıştırılır. İstenirse üzerine kaşar rendesi serpilir.

Not: Makarnayı haşlarken, kaynar tuzlu suya 1 çorba kaşığı sıvı yağ konursa yapışmaz ve daha parlak olur.

Daha Fazlası İçin...

Aloe Vera

SARISABIR

Etken Maddesi: % 15-30 kadar anthrasenozit içerir. Serbest antrakinon miktarı ise % 0.05-0.5 kadardır.
Bitkinin Familyası: Genel olarak Güney Afrika’da yetişmekle birlikte, kaktüsler içinde bir çok türü ile çoğunluğu oluşturur. Aloe’nin 200 kadar türü vardır ancak eczacılıkta 3-4 tanesinden yararlanılır. En çok bilinenler A. vera ve A. Ferox türleridir. Süs bitkisi olarak kullanılan türleri A. variegata, A. aristata ve A. barbadensis gibi bodur olanlardır.


Yapısal Özelliği: Sarısabırlar, bazen sapsız küçük bitkiler, bazen de dallı budaklı büyük ağaçlardır. Gövde kısa ve odunsudur. Her dem yeşil olan yaprakların kenarları düz veya dişli olabilir. Üçgen biçimindeki yapraklar düz yeşil veya benekli, çiçekleri ise sarı veya kırmızı olmakla beraber Aloe vera sarı çiçekli bir türdür. Çiçekler dik ve sık bir salkım şeklindedir.

Devamı...


Pazar, Eylül 30, 2012

Oğulotu'nun Sırları

Oğul otunun faydaları: şifalı bitkiler: oğul otu hakkında her şey

OĞUL OTU

( Limon Nanesi (Muğla), Limon Otu, Melisa Otu, Tatırambe, Temre Otu (Antakya) )

Etken Maddesi: Oğul otunun bileşiminde uçucu yağ (% 0.01 – 0.25), tanen ve reçine bulunur. Bitkinin karakteristik kokusunu, içeriğindeki uçucu yağ verir. Uçucu yağındaki koku, bileşimindeki citral ve citronellal’den kaynaklanır. İyi kalitedeki bir oğul otu uçucu yağ oranının % 0.05 ‘den az olmaması istenir.

Bitkinin Familyası: Tubiflorales takımından Lamiaceae (Ballıbabagiller) familyası içinde bulunan Melissa cinsine bağlı bu tür Akdeniz kökenlidir. Tüm Akdeniz ülkelerinde ve Güney Alpler'de doğal yayılış gösterir.  Türkiye’de ise Adana, Osmaniye, Mardin, Bingöl, Hatay, İçel, Kahramanmaraş ‘ta açık ormanlar, çalı, maki, kaya yamaçları ve yarıklar, dere kenarları, çorak yerler ve yol kenarlarında doğal yayılış gösterir. Anadolu’da, çocukların ishal tedavisinde kullanıldığı için oğul otu adını almıştır.

Kullanım Şekli: Oğul otunun kullanılan kısmı yaprağıdır. Halk arasındaki kullanımda çoğunlukla oğul otunun çayı tercih edilir. Bunun için kuru veya taze yapraklardan infüzyon hazırlanır. Kokusu olmayan türler tedavi amaçlı kullanılmaz.

Devamı...


Demir Eksikliği

Demir hakkında bilmek istediğiniz her şey: Kansızlığa dikkat

KANSIZLIK = DEMİR EKSİKLİĞİ

Eğer performansınızı arttırmak ve kendinizi iyileştirmek istiyorsanız, demir takviyeleri ve demir ağırlıklı bir beslenme aradığınız çözüm olabilir. Araştırmacıların yaptığı deneylere göre, kadın deneklere günde 100mg kadar ekstra demir verdiler. 8 haftalık deneylerin sonucunda görüldü ki, denekler düşünsel ve fiziksel yetenekleri açısından 8 hafta öncesine oranla %20 daha iyi hale geldiler. Kadınların %25′inin tanısı henüz konulmamış demir eksikliği dolayısıyla daha düşük hayat kalitesine sahip oldukları biliniyor.

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir

Demir eksikliği, halsizlik, solgunluk, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, sinirlilik, bağışıklık sisteminde zayıflık, saçlarda ve kemiklerde kırılganlık, kalp çarpıntısı demir eksikliğinin sebep olduğu başlıca problemlerdir. Saçlarda ,tırnaklarda çatlamalar, saç dökülmesi ve yutma güçlüğü de başlıca belirtileridir. Eğer siz de kendinizi yorgun, halsiz, neşesiz hissediyorsanız, gün içinde sık sık nefesinizin kesildiğini hissediyorsanız demir takviyeleri tam ihtiyacınız olan şey olabilir.


Hangi Besinlerin İçinde Demir Var?

Kurutulmuş meyveler, yumurta, fasulye, lahana, patates, kırmızı et, karaciğer, pekmez, fındık, şeftali, armut, badem ve hurma bol miktarda demir içermektedir. Demir eksikliği belirtilerine sahipseniz saydığımız bu başlıca demir minerali kaynaklarını diyetinize eklemenizde fayda var.


Kendinize Güvenin

KENDİNE İNANMAK TEMELİDİR ZAFERİN

Yaşamdan en çok istediğimiz basittir aslına bakarsanız. Tabi ki başarı, kim istemez ki yaptığı işlerde başarılı olmayı. Güzel bir hayat kurup, diğer insanlar tarafından takdir edilmeyi. Tabi ki de başarılar oturduğumuz yerden bizi bulamaz bunun için biraz zahmet göstermemiz gerekiyor. Hemen gözünüz korkmasın. Öncelikle kendinize güvenerek başlayın. daha sonrada motivasyon önem kazanır. İyi bir gözlemi de unutmamak gerekiyor. Çevrenizin gözlemleyin. Bakım bakalım saygı duyduğunuz, kendinize örnek aldığınız insanlar neler yapıyor? Onların hayatı nasıl? Onların yaptıklarını iyi gözlemledikten sonra kendi hayatınıza uygulayın. Adaptasyon evresi biraz zahmetlidir, uyarmadı demeyin. Kimse doğduğu zaman işinde usta değildi. Başarılarıyla bu dünyaya gelmedi. Elbetteki birçok başarısızlık evresinden geçti. Ama önemli olan bu evrelerde yılmadı. Kendine güvendi. Disiplinli çalıştı. Kendi kendinin en yakın arkadaşı oldu. Moralini yüksek tuttu. Sakın ilk seferki savaşınızda ben yenildim, öldüm, bittim vb. gibi kelimeler kullanmayın. Kendinizi tanımaya çalışın. Acaba nerede hata yaptım, neyi düzeltirsem başarılı olurum, beni yanıltan etkenler nelerdir gibi sorular sorun kendinize. Hayatınızda önemli bir adım atmak için bunu yapmak zorundasınız.

Toplum arasında yanlış bir kanı var. "Kendine güvenen insan hiç hata yapmaz". Çok yanlış bir düşünce açısı bence. Güvenmek; yapabilirim, ben bu işi başarırım demektir. Elbetteki her insan hata yapacaktı. Zaten klasik bir laf var hata yapmazsan insan değilsindir. Kusursuz değiliz. Bu cümlenin çok yanlış bir söylem olduğunu sonuna kadar inanıyorum. Çünkü, temel nokta burada,hata yapmamak değildir, yaptığın hatayı fark etmek, yüzleşe bilmektir. İnsanoğlu için en zor şart hatasını kabul etmek ve özür dilemek. Kendisine güvenene, hayatının belli bir amaca hizmet ettiğini düşünen herkes yaptıklarından bir ders almalıdır. Yılmamak, belirlediği hedefe emin adımlar ile ilerlemektir. Diğer insanlar gibi en ufak bir tehlike görünce kaçmak veyahut pes etmek değildir. Evet gerçek anlamıyla kendine güvenmek budur işte.

Perşembe, Eylül 27, 2012

DİYABET = ŞEKER HASTALIĞI

Şeker hastalığı günümüzde herkesin baş belası olmuş durumda. Ama bu hastalığın bir suçu değil bilakis insanlarımızın suçudur. Gençliğinde bir şey olmaz ye , sen gençsin yemen lazım gibi cümleler, daha da önemlisi bayram veya özel günlerde tüketilen kişi başı en az 1 kg tatlılar sonucunda ortaya çıkmış bir hastalık. Tamam tüm diyabet rahatsızlığı olan böyledir demiyorum tabi ki de. Ama Türk toplumunun %80-85'i tatlıya karşı dirençsizdir.Türkiye’de yaklaşık 5 milyon diyabet hastası var ve bu kişilerin 1,5 milyonu diyabet hastası olduklarının farkında değiller. Diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önler.Bunun için de daha araştırmacı olalım. Okumak, rahatsızlığı hakkında bilgi edinmek yerine daha çok tatlı yemiyorum ondan böyle oluyorum gibi cümleler ile kendilerini korumaya çalışırlar. Bu konu da güzel bir atasözümüzü söylemek nokta atışı hedefi vurmak olur. "Yiyen dikilir, Yemeyen yıkılır!".

Diyabet Nedir?
Vücudumuz için önemli hormonların başında gelen İnsülin kaynaklı bir hastalıktır. Pankreas'ımızın üretememesi veya üretilen İnsülin hormonunnun etkili bir şekilde vücutta kullanılamamasından oluşur. Yani daha değişik bir anlatım ile,  insanın yediği besinlerden kana geçen şekeri kullanamaz ve kan şekeri düşer. Aslında şeker diye söz ettiğim "Glukoz'dur". Konuyu biraz daha açmak gerekir ise. Yediğimiz bir besin vücudumuzda parçalanır. Vücutta enerji verici kullanılmak amaçlı Glukoza (bir çeşit şeker) dönüştürülür. Pankreasın ürettiği İnsülin hormonu sayesinde hücreler bu glukozu kan içerisinden hücre çeperinde tanımlayarak hücrenin içine alır. Eğer vücutta fazla miktarda Glukoz var ise Karaciğerimiz devreye girerek depo görevini üstlenir.  Eksikliği halinde ise Karaciğer deposunda bulunan Glukoz'u vücuda salar. Bir insanın açlık durumunda Glukoz Seviyesi 120mg/dl'dir. Bu yüzden hastanedeki şeker tahlillerine aç gelmenizi belirtirler. Bilinen iki çeşit Diyabet hastalığı vardır.

Çarşamba, Eylül 26, 2012

SAÇ DÖKÜLMESİ VE KELLİK

SAÇ DÖKÜLMESİ VE KELLİK İÇİN KESİN ÇÖZÜM

YAŞAMA DAİR PROGRAMINDA UZMANLARIN SAÇ DÖKÜLMESİ VE KELLİK İÇİN ÖNERDİKLERİ BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Hepiniz uzun ve sağlıklı bir saça sahip olmak için onu sürekli kestirmeniz gerektiğini duyarsınız. Aslında sürekli saçınızı kestirmek sadece onun daha kısa olmasını sağlar. Sağlıklı olması ile hiçbir ilgisi yoktur. Saç uzunluğu kafanızın şekli ve genişliği ile orantılıdır ve yeni teknolojilerle bile bunu değiştirmenize olanak yoktur. Sağlıklı ya da sağlıksız saç yoktur. Saçımız aslında ölüdür. Ölü olmasaydı kesildiğinde canımız yanmaz mıydı? Eğer saçlarınızın ucu kırılmamışsa ya da boyama yüzünden hasar görmemişse onu sürekli kestirip sağlıklı ve uzun yapmaya çalışmak yanlış bir şey. Sadece stil değişikliği düşünenler için sık saç kestirilmesi önerilebilir. Saçınızın sağlıklı olması için yapabilecekleriniz: Günlük olarak pahalı olmayan bir Vitamin (One-A-Day) alın. Saçınızı fazla taramayın. Sadece gerektiğinde şekil vermek için tarayın. Kaliteli bir tarak ya da fırça kullanın. Keskin metal ya da plastik uçlar saçlarınızın uçlarının kırılmasına neden olur.

Devamı...


Tatlı Yiyelim

TEZ PİŞTİ TATLISI

 TEZ PİŞTİ TATLISI

  MALZEMELER:

  -1 litre süt
  -1 su bardağı şeker
  -3 çorba kaşığı pirinç unu
  -2 yumurta akı
  -Yarım paket vanilya

  YAPILIŞI:

  1- Süt şekerle kaynatılır.
  2- Yarım bardak soğuk süt ile ezilmiş pirinç unu şekerli süte karıştırılıp pişirilir. Vanilya konur.
  3- Bu muhallebinin yarısı kaselere boşaltılır.
  4- Geri kalanı hafif ateşte iken, iki yumurta akı çarpılır, kar haline getirilir.
  5- Ateşteki muhallebi aklara ilave edilip karıştırılır.
  6- Kaselerin üzerine doldurulur. (Kaselerin ateşe da yanıklı olması gerekir.)
  7- İçinde su bulunan tepsiye dizilir. Fırında üstleri kızartılır. (Isının üstten verilmesi gerekir.)

  Not: Muhallebileri fırına koymadan, üzerlerine biraz pudra şekeri elerseniz daha güzel kızarır.


Pazartesi, Eylül 24, 2012

Kendinizi Kışa Hazırlayın

Vücudunuzu Kışın Soğuk Şartlarına ve Hastalıklarına Hazırlayın

SOĞUK KIŞ KAPIDA


Yaz bitti. Artık yazın son ışıkları bize uzaktan el sallamaya başladı bile. Oysa ne kadar güzeldi değil mi? Açık alanda bir çarşaf veya pike ile yatmak. Buzdolabından soğuk suyu alıp kana kana içmek. Hatta arkasından: "Ohhh, be Dünya varmış!" demek.Ne yapalım her güzel şeyin bir sonu var. Ama olsun Kışında kendine göre güzel yanları var tabi ki de. Peki kış bu kadar yakına gelmişken kendinizi ne kadar hazır hissediyorsunuz? Yazın vermiş olduğu rahatlık geçmek üzere. Tekrardan kalın kazaklar, montlar giyme dönemi geliyor. Kendinizi dış etmenlerden koruyor olabilirsiniz belki bu şekilde. Fakat ya vücudunuzun içi hazır mı? İşte Sizlere Vücudunuzu kışa hazırlamak için yararlı bilgiler.

Öncelikle Chek-up yaptırın. Belki vücudunuzda sizin fark etmediğiniz sorunlar olabilir. Eğer bilinmeyen bir rahatsızlık varsa, öncelikle bu rahatsızlığın tedavi edilmesi çok önemlidir. Hiç beklenmedik bir anda patlak verebilir.Check-up için; aile doktorunuz ile konuşmanızda yarar var ya da düzenli olarak gittiğiniz bir doktor ile. Eğer sizi yakından tanıyan bir doktor ise sizinle daha iyi bir şekilde iletişime geçer, daha doğru yönlendirmelerde buluna bilir. 

Güneşli günlerden sonra; havasız ortamlar, bulutlu, yağmurlu kapalı havalar biraz keyfinizi kaçırabilir. Sizin moralinizi bozar hatta depresyona girmenize yol açar. Vücudunuzu istemeden bir yorgunluk, huzursuzluk  ve tedirginlik içinde bulabilirsiniz. Bunları önlemek için yapabileceğiniz bir kaç taktik var. Güneşli günlerden sonra bir anda kendinizi karanlık odalara atmayın. Yaşadığınız ve çalıştığınız ortamları doğal ışıkla ışıklandırmaya dikkat edin.Hafta sonlarını değerlendirin piknik alanlarını sık sık ziyaret edin. Uykunuzu kesinlikle alın. Geceleri geç yatmamaya dikkat edin. Sabah gün ışığıyla kalkarak en az yarım saat kaslarınızı gevşetici egzersizler yapın. Ilık bir suyla duş alarak evinizden çıkmaya önem gösterin. Geceleri yatmadan midenizi rahatlatıcı ot çayları içmeye çalışın. Hatta yapabilirseniz sinirlerinizi yatıştıracak ve kaslarınızı gevşetecek ot çayları içmeye çalışın. Emin olun yatmadan önce içilen ot çayları sizin güzel ve derin bir uyku çekmenizi ve sabahları günde bir güne uyanmanızda yardımcı olacaktır.

Pazar, Eylül 23, 2012

Ev Bitkisi Bakımı

SOLGUN EV BİTKİLERİ İÇİN PRATİK BİLGİLER

Evinizdeki bitkiler size küsüyor mu? Boyunları büktüler mi? Hadi o zaman onlar için biraz yararlı bilgiler öğrenelim. Öncelikler çiçeğinizin cinsinin ayrıntılarını öğrenin. Unutmayın ki bakım-güzellik ayrıntılarda gizlidir. Eğer güzelliği bulmak istiyorsak biraz emek harcamamız gerekiyor. Bana kızmayın okumak güzeldir. Ne de olsa evimizi güzelleştirmek için yapıyoruz her şeyi, öyle değil mi?

Çiçeğiniz solgun mu? Cevabınız evet ise, anlatacağım şeyi dikkatlice okuyun. Yumurta hemen hemen hepimizin evinde olan ve kolaylıkla bulabileceğimiz ucuz bir gıda ürünüdür. Özellikle çocuklarımız için yaralı olan yumurtayı her gün yemeliyiz. Peki hiç düşündünüz mü, bu yumurta acaba başka neler için yararlı? Şaşırmış olabilirsiniz. Fakat gerçekten yumurtanın kabuklarında bulunan "Ca" elementi insanlar için önemli olduğu kadar bitkiler içinde o kadar önemlidir. Gelelim tarifimize. Sabah kahvaltınız da ailenize güzel bir sofra hazırlayın. Ayrıntılar size kalmış. Ama unutmayın her aile bireyi için bir yumurta kaynatın. Yumurtanın kabuklarını sakın ha! çöpe atmayın. Havan içinde yumurta kabuklarını ezin ve bitkinizin toprağına karıştırın. Bunu bir hafta yaptığınızda bitkinizin size sevecen gözlerle baktığını kesinlikle göreceksiniz. 

Çiçeğinizin yaprakları solgun ise, biraz sinirleri bozuk olabilir(şaka şaka).Ama kolaylıkla yapabileceğiniz uygulamayla bunu halledebilirsiniz. Hadi yerinizden kalkın ve evinize en yakın olan bakkala giderek bir bira alın. Evet yanlış okumadınız bir bira alın. Bitkinizin biraz derdi var dertleşmek istiyor. İşin esprisi bir tarafa, gelelim nasıl uygulama yapacağımıza. Bir kabın içine birayı koyun. Oluşan köpüğü kaşık yardımıyla atın. 10- 15 dakika bekledikten sonra. Bir pamuk alın. Pamuğu kabın içine batırın ve hafif bir şekilde ıslatın.(Sakın çok fazla ıslak bırakmayın yararı olacağına bitkiniz ters tepki verebilir). Islak pamuk yardımıyla bitkinizin yaprağını bastırmadan silin. Unutmayın yaprak biraz nemli kalması gerekiyor. Bu uygulamayı 4-5 gün boyunca tekrarlayın. Bitkiniz yaprakları artık daha parlak görünecek. Hem bitkinizin hem de evinizin havası değişeceğinden emin olabilirsiniz. Arkadaşlarınız çiçeğiniz karşısında hayrete düşecek. 

Cumartesi, Eylül 22, 2012

İginç Bilgiler

İlginç Bilgiler :hiç duymadıklarınız, görmekdikleriniz, göremeyeceğiniz bilgileri öğrenmeye ne dersiniz. Haydi durmayın.</head> <meta name="description" content="Kültürel İlginç Bilgiler" /> <meta name="keywords" content="En obez hayvan,Amber, Tırtıl" /> <meta itemprop="uploadDate" content="2012-09-14" /> <meta name="author" content="Cihan TAŞKIRAN" /> <meta http-equiv="refresh" content="120" /> <meta name="distribution" content="web"> <meta http-equiv="content-type" content="text/html;charset=UTF-8" />

İLGİNÇ BİLGİLER MERAKLISINA

Yaprak Tırtılı
Dünyanın güzel yanları. Kimine göre kokutucu. Bazen arkadaşlar arasında geyik olsun diye takıldığımız şeyler gerçekten varmış (aboww). Merak edenler için bu sayfayı takip edin. Bak şu Tırtıl Kardeş'e biz onu sadece masallarda kahramanımız olarak bilirdik. Ne bilelim Dünyayı sömürdüğünü evet yanlış duymadınız. Dünyanın vücut ağırlığına göre en çok yemek yiyen canlısı Kuzey Amerika'da yaşayan Tırtıl kardeşlermiş. Acaba Amerikadan dolayımı yoksa yapısal mı? Dünya'ya o minik gözlerini açtıklarından itibaren ilk 56 gün içinde vücut ağırlıklarının 86 bin katı kadar yemek yiyorlarmış. Vay havyan dicem ama hadi neyse... 
Amber Balığı
Bu bilgiden sonra Penguenler Hakkında önemli bir bilgi var... Eeee kimi aç gezer soğukta kimisi yedikçe yer. Dünyanın en uzun süre aç kalabilen hayvanı  tam tamına 134 gün ile farklı galibiyete ulaşan Erkek İmparator Pengueni imiş. Hıms gel de düşünme neden erkek olanları acaba, Tamam tamam karşı cins muhabbeti yapmayalım:-) Bak şu erkek İmparatorlara (Fatih terim'de bunlardan geliyor eminim.) Açlık süresince vücut ağırlıklarının 3'te 1'ini kaybediyorlarmış. Acaba bu süreç sonrasında yemek bulunca ne oluyor. Acaba Dünyayı dengede tutan bu balinacıklar mı? Hımmss... Bir düşünelim Çinlileri dünyanın bir tarafına koysak diğer tarafına bir tane Mavi Balina Koysak ne olurdu acaba. Bence Mavi balina ağır gelebilir. diğer yönden de çinliler 2-3 dakika aralıklarla üretime geçerlerse kendi çakma mAv%İ BaLiNA'larını(ne yapalım bu kadar üretebildiler) üretirlerse sonuç ilginç olabilir. Her neyse gelelim Dünyanın en büyük canlısına 150 Ton ağırlığına ulaşabilen ve Boyu 30 metreyi geçiyormuş. Hay maşallah, "Usta bundan bir tane yakalayım bizim mahalle pazarında satışa çıksak hımmmm acaba kilosu kaçtan gider".(Parayı seven bir DOST). Bu okyanuslarda nasıl canlılar var böyle. Adama bak bir tek nefes alışta 3000 metreye dalıyormuş.  Kim mi  AMBER balığı denilen bir tür. Olayın ilginç tarafı şu, (ben duyduğum zaman yanlış yapıyormuşuz demiştim.) dalmadan önce Akciğerlerindeki tüm havayı boşaltıyorlarmış. Usta büyüksün demek lazım. Oksijen olmadan aşağıda ne yapıyor. diğer balıkları yiyor onlardan mı oksijen alıyor. Ee tabiki de kaplunbağları unutmadım. hayvan o kadar yavaş olunca doğal olarak uzun ömürlü oluyorlar. Galapagos'ta yaşayan dev kaplumbağalar içinde takibe alınan (Kesin ismi Corç veya Mr. Taze Smith'tir) bir kaplumbağa 177 yıl ile bilinen en uzun hayatı yaşayan canlıymış. Ben de bunu anlamıyorum, işiniz gücünü yok da gidip kaplumbağayı bütün gün boyunca gözlemliyor. Ben 1 saat baksam malkoç oğluna veya küçük Emrah'a bağlarım herhalde.



Gezme Meraklılarına!

Haydi İzcilik Okullarına : Gezelim Görelim Paylaşalım

GEZELİM GÖRELİM PAYLAŞALIM

Türkiye İzcilik Federasyonu
Belki bir gün katılmak istersiniz.Türkiye'de izcilik gerçek anlamda 1910 yılında başlamıştır.Çoğu özelliğimize göre gerçekten önce izciliğe önem vermişiz  Fakat günümüz de, halk arasında bir futbol kadar yaygın değil. 1904 yılında Tevfik efendi  izcilik adı altın bir teşkilat kurmuş, Günümüzün fenerbahçesi galatasarayı gibi bir klüp açmış basitçe söylemek gerekirse. Sözüm ona, okuduğum yazılara göre; uzmanların yapmış olduğu açıklamalar ve  elde ki belgelere göre yetkililer böle diyormuş. Cumhuriyet kurulmasıyla öncelik olarak  Gençlik Spor ve Milli Eğitim Bakanlıklarına bağlıymış nedense. Herhalde izci olabilmek için genç, çevik, akıllı, sağlıklı olmak gerekiyor. Unutmadan bir de Milli eğitim Bakanlığından dekontunuzu onaylatın ki devletimiz daha çok minik izciler yetiştirsin. Türkiye İzcilik Federasyonu 02 Şubat 2006 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş, Ben kendi Kamp planlarımı yaparım. Çalışma saatlerimiz sizlerle uymuyor itirazıyla diğer bakanlıklardan ayrılmış. Önemli bir notu alıntı yapmak istiyorum ;"Türkiye İzcilik Federasyonu Dünya İzci Hareketi Teşkilatı (WOSM) ve Dünya Kız İzci Teşkilatı (WAGGGS) üyesi Türkiye'de tek teşkilattır."(Kaynak : Türkiye İzcilik Federasyonu Resmi WebSayfası). Gerçekten sağlığımızı düşüyorsak toplum olarak bu tip etkinlikler

Cuma, Eylül 21, 2012

Bir Ömür Sınav

Kısacası, Sınav için bazı püf noktaları vereyim;
  • Patates zihni kuvvetlendirir. Hafızanızı ilk 1 saatte %60 , sonraki 1 saatte %25 daha fazla kullanabilmemize olanak sağlar. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir konu var sınava yakın yemeniz gerekiyor.
  • Okunmuş pirinç, şeker, bakliyat ürünleri yiyebilirsiniz. Ama unutmadan sınav esnasında midenize dokunabilir. Bu yüzden önceden denemeyi unutmayın.
  • Yanınıza su alın. Fakat sakın abartmayın. Sınav heyecanı ile çok içerseniz 2-3 saat o sınavda kim oturacak sizin yerinize kim oturacak.
  • Yanınıza önemli eşyalarınızı sakın götürmeyin. Dikkat edin sadece elbiseleriniz olması gerekiyor. Kent kart, Akpil, kredi kartı gibi elektronik eşyaları almıyorlar.(belik içine kopya koyarsınız adamlar nereden bilecek).
  • Meyve yemeye çalışın. C vitamini almaya dikkat edin.
  • Büyük şehir de yaşıyorsanız erken yatın ki sabah 2 saat yol gideceksiniz. (Ayrıntı için Haberi okuyunuz).
  • Dua edin ki sınava giderken araba kazası olmasın. Trafik tıkanmasın, yağmur yağmasın, elektrikler kesilmesin, kapkaç'a maruz kalmayın, arabalar tarafından ezilmeyin.(Ama kesin her şeye zam gelir o konuda ümitlenmeyin).
  • Balık yemeye çalışın. Balık yağı içebiliyor sanız kesinlikle tavsiye ederim.
  • Vitamin - Mineral takviyesi yapın. Unutmayın ki vücudunuz aşırı stresten dolayı çok büyük kayıplarda bu yüzden takviye alın.
  • Kalbinize dikkat edin. Sınav stresinden dolayı heyecanlanabilirsiniz.
  • Unutmayın öncelikle sağlığınız gelir.

Biliyorum biraz sıradan bir konu gibi gelebilir size ama bugünkü yazıda sizlere sınav tecrübelerim hakkında bilgiler vermeye çalışacağım. Bunun yanında bu zamana kadar girdiğim sınavlar ülkenin sınav sistemi 10 yılda 100 kere değişen sınav kuralları hatta sınavları gibi önemli ve dikkat edilmesi gerekli bilgiler aktaracağım.

Bildiğiniz gibi 4+4+4 veya bir başka değişle 4*3 veya yakın zaman da olacağı gibi 24/2 (daha neler göreceğiz bakalım). Muhalefet partisinin itirazı reddedildi. Ne fark ederdi ki zaten. Şimdi olmaz 1 yıl sonra olurdu, bugün yapmazlar yarın yaparlardı. Hep değişmesi mi iyi değişmemesi mi gerçekten bilen yok. Bir taraf din der gemicikleriyle adını sanını duymadığımız ülkelere yardım kampanyası toplar (sonra da bakın biz sır ülkemizdeki değil tüm dünyada ki insanlara hizmet ediyoruz derler ), diğer taraf halkçıyız özgürlükçüyüz insanımız ezilmesin der, giydiği gömlek 400 TL'den başlar(Acaba GANDİ'nin sarındığı bez metresi kaç kuruştu). Bu siyaset böyle devam eder gider...


Benim bildiğim bir şey varsa olan öğrencilere oluyor. İtirazlar, yürüyüşler, eylemler yapıyorlar kafaya cop yiyorlar. Ama üzülmeyin polisler copları yeniledi son teknolojik. Böle aşağı doğru savurunca kendi açılıyor, hem de taşıması kolay öğle görüntü kirliliği falan da yapmıyor. Öğrenciler açısından da hijyenik'miş(!). Neden itiraz ediyor ki bu öğrenciler hiç soran var mı? Gerçi soran olsa onlarla konuşmaya çalışan olsa onlarda aynı derde düşerler...( http://www.haberturk.com/gundem/haber/746517-polise-yeni-cop )

Her neyse biz asıl konumuza gelelim. Küçükken bir yetişkin okula gittiğini görürse veya akrabalardan senin okuduğunu bilenler görür görmez hep aynı soruyu sorarlardı: "Büyüğünce ne olacaksın?". Öğrenci kardeşler de standart cevap :" Doktor, Asker, Bilim adamı"(belki 1-2 tane unuttuğum vardır). Şimdi ki çocuklara soruyorsun büyüğünce ne olacaksın diye , LYS, ÖSS, MSD(oda ne demeyin yakında onunda sıavlarına kayıt yaptıracaksınız)'ye hazılancam diyor. Üniversiteli gençlerimiz ile konuşuyoruz;" Bu okul bitsin ALES var"," Şu bölümü bitireyim TUS var"... vb. yok o sınav bu sınav derken ömür bitiyor. Ne zaman bu çocuklarımızın okullarını bitirecek, işe girecek askerliğini yapacak, evlenecek, en az 3 çocuk yapacak(?) (3 çocuk*2 yıl = 6 yıl çocuk bakmak ve onların giderleri). Artık gerisini siz düşünün.

Bu hafta sonu orta öğretim- lise KPSS sınavı var bildiğiniz gibi. Millet devlete kapak atayım da özel sektörün hali belli belki kendimi kurtarırım çabasında(o eskidenmiş, eskiler yatıyor olabilir belediyelerde orada burada daha fazla bir şey söylemeyeceğim zaten bilen biliyor.) Dershaneye dökülen paranın haddi hesabı yok. Özel hocalar , toplu sınavlar, grup çalışmaları, ödevler, kavgalar, gürültüler.... bir yıl geçiyor ve sonunda sınav günü geldi :-) eminim yarın sınava girecek insanlarımızın hepsinin aklında aynı soru kaçıncı tercihte yerleşebilirim. Neden mi? Anlatayım tabi ki de; KPSS insanı( komik oldu biliyorum), düşünür ki :" 1. tercihte Ceylan derisi koltuklarda oturanların akrabaları girse, 2. tercihlerde bakanların akrabaları girse, 3. tercihte Belediye başkanlarının akrabaları ......... 124. tercihte postane müdürünün emmisinin kaynatasının kızı girse, hımmms kaçıncı tercihe gelmiştik artık ben girebilirim. Eeee tercih yapacak yerlerin hepsi dolu ben nereye gireyim. Ne yapalım başka bir sınava bak orada HFL sınavı kayıtları var oraya gideyim de YTL(bazı sınavlara gerçekten ciddi paralar ödeniyor) vereyim de kaydımı yaptırayım." Şimdi söyleyin bana bu nereye varacak? Bu millet elbet beli toplayamaz. Asgari ücretten haberi olmayan insanlar İstanbul'da parayla neler yaptıklarını her gün haberlerde izliyoruz. İnsanlarımız yemek bulamazken televizyonlardaki yemek programlarını takip ederek doyuyorlar.


Eğitim sistemi ve KPSS hakkında</ title >

Çarşamba, Eylül 19, 2012

GİLABURU

DÜNYANIN 7. HARİKASI

Gerçek bir Kurtarıcıdır. Böbrek taşı veya kumu dökenler ağrı çekenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Çünkü bu böbrek ne illet bir şeymiş, insanın başına gelmeden anlamıyormuş gerçekten. O sizi yerlerde süründüren, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi... Bazı doktorlar doğum sancısından bile daha kötü olduğunu hatta ve hatta böbrek sancısı çeken insanların eğer ona dayana biliyorsa normal doğum yapmamaları için hiçbir sorun olmadığı konusunda birleşiyorlar.

İşte böyle bir zamanda karşınıza çıkan birçok seçenek var. Neden mi böyle bir şey dedim çünkü o ağrıyı durduracak bir cevabı olan gerçekten yok. Biraz internette gezinirseniz ne demek istediğimi daha kolay anlayacaksınız. Bazıları bir çeşit balık hakkında konuşuyorlar. Kafasının içinde 2 tane taş olduğunu ve bu taşların kaynatılıp suyu içilirse iyi geldiğini, en başta yapılması gerekenler arasında olduğunu düşünüyorlar. Bazıları koltuğun yanına oturup ayaklarını salladıkların da ağrılarının geçtiğini ...... gibi öneriler internetten dolaşıyor. Yani açıkçası kişiden kişiye farklılık gösteren bu ağrılar yine kişiden kişiye çözümleri de farklı olabiliyor.

Ama sizlere her 100 kişiden 95'inin önerdiği bu Gilaburu'dan biraz söz etmek istiyorum. Açıkçası bir çeşit meyve. Bu meyveyi yiye biliyorsunuz. Fakat günümüzde meyveyi bulmak konusunda biraz zorlana bilirsiniz açıkçası. Aslında o kadar yaygın ki meyvenin suyu satılıyor. Hemde uygun bir fiyat karşılığında bulunuyor. Tek yapmanı gereken ilk gördüğünüz aktar veya ot çöp diye halk arasında tabir edilen otları satan bir dükkana girin. Böbrek rahatsızlığınızdan söz edin ve Gilaburu istediğinizi söyleyin. Emin olun siz daha ağrılarınızdan söz ederken hatta ve hatta siz daha "Benim böbreklerim de.." dediğiniz anda bu konuda ustalaşmış olan satıcı sanki elinde gilaburu sizi bekliyormuş gibi bir anda çıkarı verir.

İçmeye başladığınızda tabi ki de bir anda ağrılarınız kesilmiyor. Ama azalmaya başlıyor. Zamanla siz fark etmeden bir bakmışsınız günlük hayat devam ediyor. O anda anlıyorsunuz ben her zaman bunu içerim diye. Size önerim Sadece Gilaburu değil yanında bir de avokado çayı alın akşamları içerseniz gerçekten rahatladığınızı hissedersiniz. Gerçekten bu iki içecekte insan böbreği için son derece yararlı. Aslında sadece böbrek taşı veya kum dökenler değil, sağlıklı insanlarında normal zamanlarında içmeleri gereken içeceklerdir. Fakat insanlarımız tadının biraz acımsı ve ekşi olduğundan dolayı içmemeyi tercih ediyorlar.

Gelelim Gilaburu Hakkında Ansiklopedik Bilgilere

Kayseri ve çevresinde bolca yetişen bir meyvedir. Görüntü olarak üzüme benzeyen Gilaburu kırmızı ve salkım olarak yetişir. Bir salkımda 30-40 meyve bulunur.(Tahmin ettiğiniz gibi çok küçükler) Halk arasında yöreye göre veya şiveye göre zamanla birçok ismi olmuştur. Bunlardan bazıları; GİLABURU , GİLEBOLU, GİLABORU , GİLABI , GİRAOĞLU 'dur. Latince ismine gelecek olursak ( Bunu söylemezsem gerçekten içimde kalır) VİBİRNUM OPULUS-GUELDER ROSE. Sakın aktarcı abimize gidipte bunu söylemeye çalışmayın ortaya ilginç sonuçlar çıkabilir. :-)

  • Sizlere Gilaburu'nun Bazı Yaralarını İşte Buyurun;
  • Kalp - Tansiyon için bire birdir. Damar genişletici özelliği sayesinde kas gerilimini azaltır. Kalbinizi güçlendirir.
  • Migreni olan insanları rahatlatır.
  • İdrar yolu iltihaplanmalarını önler var ise temizlemeye yardımcı olur.
  • Erkeklerin baş belası olan prostat oluşumunu azaltır. İdrar kanalını genişleterek rahatlamayı sağlar.
  • Adet ağrıları ve düzensizliğine karşı etkilidir.
  • Böbrek taşı ve kumunun atılmasına yardımcı olur.
Not: Gilaburu kesinlikle bir ilaç değildir arkadaşlar. Bazıları çekiniyor. Ama emin olun bu güne kadar hiç bir yan etkisi görülmemiştir.


Dünyanın 7. Harikası Gilaburu </ title >

Bir genç hikayesi

Bir Gencin Basketbol Hatıraları

BASKETBOL TECRÜBELERİM

Basketbol maçına başlamadan tabi ki de hocamızın talimatlarına uygun bir şekilde ısınma hareketlerimize başlıyoruz. Öncelikle 3 tur sahanın etrafında koşuyoruz, 2 tur da normal tempoda yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz. Sonra sırayla atış çalışmalarımıza devam ediyoruz. Isınma süresi bitince, Hocamız bizi 2 gruba ayırıyor. Takımımızda 23 arkadaşım ve ben bulunduğumuzdan dolayı 12 kişilik eşit gruplara ayrılarak daha sıkı bir antremana başlıyoruz. Yaptığımız spor çeşitleri.

Koşu ve Beceri Sporu : Ayrı ayrı 2 grup sıraya giriyoruz. Sıranın başındaki kişi basket topunu bacaklarının arasına sıkıştırıyor. Ellerini kullanmadan sahanın diğer tarafına en hızlı şekilde gidip dönmesi gerekiyor. Topu düşürmeden geriye geldiğinde topu diğer takım arkadaşına veriyor. Eğer topu taşırken oyuncu topu düşürürse diğer takım hanesine +1 puan ekleniyor. Topu düşüren oyuncu sıranın arkasına tekrardan geçebiliyor. Bu döngü istenilen süre boyunca devam ediyor. Fakat oyuncu sayısı çok ise  tek tur yeterli olacaktır.

Basket Topu Sürme Sporu: 2 eşit takıma ayrılan oyuncular tekrardan sıraya geçiyorlar.Sıranın başındaki oyuncu hakemin veya hocamızın çaldığı düdük sesiyle oyuna başlıyor. Topu sürerek karşısına gelen engelleri geçmeye çalışıyor. Topu elinden kaçırırsa veya engelleri devirirse diğer takıma +1 puan ekleniyor. Bu isteğe bağlı olarak sürüyor. 

Amman Dikkat!

Aşırı Spora Dikkat edin!

ERKEKLER AŞIRI SPORA DİKKAT !!!

Yeni bir Guinness rekoruna ilginizi aşırı derecede çekeceğine inanıyorum. Mısırlı Mustafa İsmail isimli genç arkadaşımız biraz sporu abartmış galiba. Tamam spor yapalım fit bir vücuda kavuşalım derken bu kadar da demedik. Zaten bu kadar sportif bir arkadaşımızı beğenebilecek bayanlarda en az onun kadar sporla uğraşacağını düşünüyorum.


Salı, Eylül 18, 2012

Hayata Dair Erkeklere Püf Notaları

Bakımlı Erkek Olmanın Püf Noktaları

BAKIMLI ERKEKLER BUNLARI MUTLAKA YAPIN!


Artık günümüzde bayanlar tarafından daha çok bakımlı erkekler tercih ediliyor. Erkekler için bakımlı olmanın yollarını maddeler halinde bir araya getirdik.

  • Erkeklerde cilt bakımının temel öğeleri cilt temizliği, nemlendiriciler ve güneş koruyuculardan oluşur.
  • Cilt günde iki defa temizlenmelidir. Ciltteki yağ ve kir artıkları bu şekilde uzaklaştırılır.
  • Cildinizi her gün nemlendirin. Kullanılacak nemlendiricinin güneş koruyucu içermesi, dışsal kaynaklı yaşlanmanın engellemesinde de etkili olur.
  • Yüzünüzü ılık suyla yıkamanız, cildinizin tıraşa uyumunu sağlar.

Doğru Giyinmenin Önemi

Kıyafet Seçiminizi Doğru Yapmanız için Öneriler

DOĞRU GİYİNMENİN PÜF NOKTALARI

Doğru giyinmek bir sanattır. İnsanarı kendinize hayran bırakabilir ya da insanları kendinizden uzaklaştırabilirsiniz. Bu yüzden vücut şeklinize uygun kıyafetler seçmelisiniz ve bunu da aksasuarlarla renklendirmelisiniz.

Kalçalarınızı daha küçük göstermek için 
İpek, saten gibi akıcı kumaşlı elbiseler vücudunuzdan kayarak dökümlü bir hava verir. Kalın kemer ile vücudunuzu bölerek orantı sağlayabilirsiniz. Ayrıca kolye de dikkat dağıtmak için iyi bir seçim olabilir. 

Bacaklarınız daha uzun görünsün 
Natürel ve tek renkte mini elbise bacakları olduğundan daha uzun ve ince gösterir. En önemli nokta ayakkabılar. Ten rengiyle bütünleşen ayakkabılar sizi daha uzun gösterebilir. Uçuk pembe, metalik ve ten rengi olanlar ideal. 

Pazar, Eylül 16, 2012

Hayata Dair...

YEŞİL ELMANIN YARARLARI

YEŞİL ELMANIN YARARLARI

  • Yeşil Elma vitaminin deposudur ve de enerjinin kaynağı olan besinlerden biridir.
  • İçinde bol miktarda C vitaminiyle birlikte B1, B2, PP, B5, B9, Provitamin, A ve E’dir. Vitaminin en çok olduğu kısımları kabuklarının altı olduğundan dolayı özellikle de kabukları ile yenmelidir.
  • Sabah aç olarak yenirse Yeşil Elma kanı temizleyerek vücuttan toksinin atılmasında yardımcı olur.
  • Yeşil elma vücudun bu asit-baz dengesini korumaya yardımcı olur.
  • Mide barsak ve idrar yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu.
  • Sivilce ve egzamada da faydalıdır.

Cuma, Eylül 14, 2012

Dikkat Edin!

Mutfak Yapılması Gerekenler
Eğer beslenmenizdeki kalori miktarını ve aldığınız yağı azaltmak istiyorsanız yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri evde kendiniz pişirmektir. Kendiniz pişirerek her yemeğin içindeki malzemeleri ve yemeklerin porsiyonlarını kendiniz ayarlayabilirsiniz. Ancak evde pişirseniz bile bazen yemekleriniz sizin kilo almanıza sebep olabilir eğer dikkatsizseniz. Sizin için evde yemek yaparken dikkat edebileceğiniz bazı ipuçları hazırladık.
  • Yapışmayan tavalar. En iyi zayıflama ipuçlarından bir tanesi yapışmayan tavalar kullanmaktır. Yemeklerde kullanılan yağın büyük bir bölümü pişirilecek yemeğin tavanın, tencerenin dibine yapışmasını engellemek için kullanılır. Tavanı yapışmayan tavalar kullanırsanız bütün yemeğiniz pişirirken çok az bir miktar zeytin yağı ilave etmeniz yeterli olacaktır.

Yemek Pişirme Sırları...

Yemek Pişirme Sırları

Yemeklerinizi pişirirken dikkat edeceğiniz ufacık detaylar, kullanacağınız ekstra malzemeler ve dahası ile mutfakta mucizeler yaratın. Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuştururuz ve kalın delikli bir süzgece atınız ve eleyiniz. Unla beraber çöpler de düşer.
El açması hamuru dinlendirirken, hamurun altının yapışmaması, üstünün de kabuk tutmaması için, her iki tarafını da unlayıp, üzerine nemli bir bez örtebilirsiniz.Pilavınızın tanelerinin bembeyaz olmasını istiyorsanız pişirirken suyuna 2-3 damla limon suyu ilave edebilirsiniz.





Izgara edeceğiniz kırmızı etleri pişirmeden önce 1 kilo et için 1 kahve fincan süt, 1 kahve fincanı soğan suyu ve 1 kahve fincanı zeytinyağı karışımında marine ederek, üzerini alüminyum folyo ile kapatıp 3-4 saat buzdolabında bekletebilirsiniz.Etin sertleşmemesi için tuz ilave etmemelisiniz.