Pazartesi, Ekim 15, 2012

Alışıla Gelmiş Korkulan Kabus

PAZARTESİ SENDROMU

Günümüzde farklı alanlarda çalışan bir çok kişinin kabusu haline gelen pazartesi sendromunun gerçekten ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Genellikle şehir ortamında yaşayan ve her gün trafik çilesi çekmek zorunda kalan kişiler, yıllardır pazar akşamı başlayan, huzursuzluk ve oldukça rahatsız edici bir stres ile boğuşuyor. Uzmanlar, buna 'Pazartesi Sendromu' adını veriyorlar. Üstelik, yapılan araştırmalar, en profesyonel insanların, iş hayatında başarı kişilerin dahi, bu sendromu yaşadığını kanıtlıyor. Neden pazartesi günü insanlar üzerinde bu kadar olumsuz olduğu sorusuna gelecek olursak; aslına bakarsanız pazartesinin hiç bir suçu yok. Pazar gününün haftanın beklenen günü olması ve bu sorumluluğu yerine getirmemesinden oluşan bir suçtur. Pazar günü tüm haftanın stresini atacak güzel bir kahvaltı hayali sonrasında ayaklarınızı uzatıp dinlenme ütopyasına bir çekiç darbesi gibi inen gerçeklik. Bir anda sanki sizin için uzaydan gelmiş olan aylık evin alış veriş ihtiyacı, eşinizin giyecek kıyafet kalmadı hadi almaya gidelim hem gezeriz demesiyle başlayan paha biçilmez eğlence(?) ve daha bir sürü her şey... Peki bunu tüm insanlar yaşıyor mu? Korkmayın uzaydan falan düşmediniz. Güzel olabilirdi bir süpermen gibi gelmek ama maalesef sıradan bir insansınız. Sizin gibi bu tip sorunu yaşayan, aynı sizin dertlerinizden şikayetçi, O büyük bir özlem ile beklenen Pazar tatili daha sonrasında ise korkulu rüya Pazartesi sendromu gerisini biliyorsunuz zaten. :-) Zaman ile yarışılması zor günler, rekabetin çok daha sınırlı olduğu, teknolojinin insanın karşısına her gün öğreneceği yepyeni detaylarla çıkmadığı eskilerde, haftanın her günü eşit değer taşıdığı için pazartesi günlerinin diğerlerinden herhangi bir farkı yokmuş. Peki ne değişti? Kısacası modern zamanlarda insanoğlunun giderek artan problemleri ve bitmek bilmeyen istekleri bu sendromun doğmasına neden oldu.

Pazar, Ekim 14, 2012

Dondurmasız hayat, penguensiz kuzey kutbu gibidir!

SİZLERE ÖZEL TARİFLER

İnsanların vazgeçemediği gıdalar arasında ilk sıralara yerleşen dondurmalardır. Dışarıda bir çok ortamda kolaylıkla yiyebileceğimiz halde bizi bekliyorlar. Yazın, Kışın, gece yarısı, hastayken bile kısacası her zaman olsa da yesek diye bileceğimiz bir gıdadır. İşte size evde rahatlıkla yapabileceğiniz dondurma tarifleri. keyif aşın yaparken.

KAYMAKLI

Malzemeler:
  • 1 litre süt
  • 1 paket salep (10 gram)
  • 1 kahve kaşığı patates nişastası
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 2- 3 parça damla sakızı
Yapılışı: Bakır bir tencereye şeker, salep, nişasta, dövülmüş sakız konur. Yavaş yavaş süt katarak karıştıra karıştıra pişirilir. Ara sıra karıştırarak soğutulur ve 10- 15 dakika çarpılır. Buz kalıplarına boşaltılıp buzlukta ara sıra karıştırarak dondurulur. (Buzdolabını en soğukta çalıştırmak gerekir.)

VANİLYALI

Malzemeler:
  • 1 litre süt (kaynar)
  • 1- 5 su bardağı şeker
  • 3 yumurta
  • 1 çorba kaşığı patates nişastası
  • Limon kabuğu rendesi
  • Vanilya (1 paket)

Cumartesi, Ekim 13, 2012

Kolay Hamilelik Dönemi İçin Bilgiler

Hamilelikte yapılması gerekenler: hamilelik egzersizleri: kolay bir hamilelik

HAMİLELİKTE YARDIMCI EGZERSİZ SIRLARI

Uzun yıllardan beri inanılagelen kadının ay başlarında fiziksel etkinliklerden kaçınması gerektiğidir. Son tıbbi araştırmalarda görülüyor ki, bu dönemlerde yapılan egzersizlerin zararlı olmadığı gibi baş ağrıları, yorgunluk, kramplar ve psikolojik sorunlar olarak ortaya çıkan rahatsızlıkların çalışmalarla azaldığı görülmüştür. Hatta yarışma sporu yapan bayanlarda kanamaların performansı etkilemediği gözlenmiştir.Annelik görevi kadın organizmasında çeşitli yüklemelere neden olur. Öncelikle karın duvarını oluşturan kaslar, gebelik sırasında aşırı esnemeye gerilmeye maruz kaldığından doğumdan sonra normal ölçü ve işlevlerine dönüşleri zaman alır. Korse, kasların kasılmasına destek olmaktan çok onların görevini yüklenir ve gevşemelerine neden olur. Gevşek kaslar nedeniyle iç organların karın içindeki durumları değişir. Kanın büyük kısmı burada toplanır. Kalbe kanın geri dönüşü bozulur. Doğum öncesi yapılacak egzersizlerin daha sonra ortaya çıkacak damar bozukluklarını önleyici etkileri vardır. Yaş döneminin getirdiği önemli sorunlar arasında hareketsizlik, fazla yemek yem, psikolojik düzensizlikler ve aşırı kilo alma sayılabilir. Bütün bunlar zaten orta yaşı geçmiş kadınlarda çeşitli rahatsızlıklara zemin hazırlar. Fazla kilonuz olduğuna inanıyorsanız, kilo kalmadan önce kesinlikle uzman bir doktorla görüşmenizde yarar var. Çünkü fazla kilolar, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Doktor kontrolünde uygulanacak bir diyet ve yapılacak olan egzersiz hareketleri bu tip sıkıntılardan kurtulmanızı sağlıklı bir şekilde gebelik sürecini atlatmanızı sağlayabilir.

Devamı...

Cuma, Ekim 12, 2012

Islak Kekin Eşsiz Tarifi

SİYAH KEK (BROWNİ)

Özel günlerinizde yapabileceğiniz çok güzel ve yapım bakımından kolay bir kek tarifini sizlerle paylaşıyorum. Çok kıymetli bir ev hanımından özel olarak tarifi aldı. İkna etmesi gerçekten zor oldu. Umarım bu tarifi uygularsınız. Gerçekten mükemmel bir lezzet ile karşılaşacaksınız. Şimdiden afiyet olsun.

Malzemeler:
  • 2 orta boy nescafe fincanı şeker (isteğe bağlı olarak esmer şeker kullanabilirsiniz)
  • 1 orta boy nescafe fincanı sıvı yağ (çiçek yağı kullanmanızı tavsiye ederim. Diğer yağlar kekin tadını biraz ağırlaştırıyor)
  • 2 nescafe fincanı kadar un
  • 1 su bardağı süt (yarım yağlı süt kullanmanızı öneririm)
  • 3 yemek kaşığı kakao
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 adet yumurta
Sosun Yapılışı: Derin bir kap tercih etmenizi öneririm. Çünkü karışımı çırpmak kolay oluyor. Şekeri kabınızın içine dökün. Daha sonra şekerin üzerine çiçek yağınızı koyunuz. Bu karışımı mixer ile köpürünceye kadar çırpın. Çırptığımız karışımın üzerine 1 bardak sütü, kakao, vanilya ilave ediniz. Vanilya poşetini direk karışıma dökmeyiniz. Tel bir süzgüden geçirmenizde yarar var. Ardından 3 yumurtayı karışıma ilave ederek, tüm malzemeyi tekrardan köpürünceye kadar karıştırınız. Bu karışımdan, kekimizin sosu için 1 nescafe fincanı kadar ayırınız isteğe bağlı olarak su bardağı kullanılabilir.

Kekinin Yapılışı: Geriye kalan malzemeye 2 nescafe fincanı kadar un, 1 paket kabartma tozu eklenir. Malzemelerimiz karıştırılır. Son karışıma özellikle dikkat ediniz. Ürünleriniz topan topan olmamasına özen gösterin. Kekimizin karışımını teyzemiz borcamda yapmamızı öneriyor. Fakat yeni çıkan seramik kek kalıpları kekin yapışması ve ya pişme esnasında yaşanan diğer sorunlar açısından siz değerli ev hanımlarına daha çok yardımcı olmaktadır. Orta boy borcamın içine dökülen kekimiz, önceden 150 derecede 10 dakika ısıtılmış fırınımıza verilir. 45 dakika beklenir. Fırınınıza sürekli açarak kekinizi kontrol etmiyin. Çünkü fırın kapağının her açılışında fırının içi soğuyor ve kabaran kekin inmesine neden oluyor. Usta teyzemize göre ise; kekin lezzeti kapak açılınca kaçıyormuş. Fırından çıkarılan kek soğuması için 10- 15 dakika beklenir. Soğuduktan sonra istenilen büyüklükte kek dilimlere ayrılır. Önceden ayırdığımız sos kesilmiş kekin üzerine dökülür. Sos düz bir kaşık yardımı ile kekin üzerine eşit şekilde dağıtılır. Servis esnasında tercihinize göre hindistan cevizi, antep fıstığı üzerine serpe bilirsiniz. Dondurma severler ise kekimizin yanına güzel bir vanilyalı dondurma ilave edebilirler. Mayhoş bir lezzet isteyen hanımlar için ise; yarım kilo kiraz çekirdeklerinden ayrın mixerden geçirerek kekimizin sosuna karıştırın. Unutulamaz bir lezzet ile karşılaşmaya hazır mısınız.


Perşembe, Ekim 11, 2012

CAN DAMARIMIZ SU

Su insan yaşamında, oksijenden sonra en önemli maddedir. Erişkin bir insanın vücut ağırlığının yaklaşık olarak %60’ı sudur. İnsan organizmasının deri, kemik, yağ ve bağ dokusu dışındaki tüm feğeleri içinde çözelti olarak bulunur. Bu durumu göz önünde tutarak, insanın vücudunun biçimini almış olan suyun içinde bir çözelti olarak düşünebiliriz. Vücuttaki suyun yaklaşık %60’ hücre içinde, %40’ ise hücre dışında bulunur. Aşağıdaki tabloda vücuttaki toplam su miktarının dağılımı gösterilmektedir.

  • Toplam Vücut Suyu: 40 lt
  • Hücre içinde bulunan su miktarı: 25 lt
  • Akyuvarlardaki su miktarı: 2 lt
  • Hücre dışında bulunan su miktarı: 15 lt
  • Kan plazması hacmi(bu hücre dışı suya aittir): 3 lt
  • Kan hacmi: Plazma + Alyuvarlar 5 lt

Vücutta bu kadar yoğun olarak bulunan su yaşam için son derece gereklidir. Örneğin bir insanın besin almadan haftalarca yaşayabildiği halde susuz ancak 1-2 gün hayatta kalabilir. İnsan bedenindeki yağ ve karbonhidratın hepsini, proteinin yarısını, vücut suyunun ise yaklaşık olarak%10 kadarını kaybettiğinde hayati faaliyetleri son derece yavaşlar ve tehlikeye girer. Vücut suyunun %20 kadarının kaybedilmesi ise doğrudan ölüm ile sonuçlanır. Su besin maddelerinin emiliminde ve hücrelere taşınmasında, vücuttaki metabolizma artıklarının akciğerlere, böbreklere ve karaciğere taşınıp buralardan atılmalarında, vücut ısısının düzenlenmesinde, vücut içinde gerekli birçok maddenin taşınmasında doğrudan görev üstlenmektedir. Bu saydığımız özellikler insanın hayatını sürdürmesi için olmazsa olmazları arasındadırlar.Su hemen hemen her kimyasal olayda kullanılan ya da üretilen bir maddedir. Yunan filozofu Thales yaşamın kökenini suda aramak ile büyük bir gerçeği o çağda dile getirmiştir aslına bakılacak olursa. Erişkin bir insan günde yaklaşık olarak 2-2,5 litre su almalıdır. Bu su gereksinimini ise içecekler, besinler ve hücrelerde gelişen kimyasal-metabolik olayların ürünü olarak açığa çıkan ve “metabolik su “ adı altında anılan kaynaklardan karşılarız.
Besinlerden alınan;

  • 100 gram protein 41 gram
  • 100 gram karbonhidrat 55 gram
  • 100 gram yağ ise 107 gram suyu sağlar.

Çarşamba, Ekim 10, 2012

Troit Bezi ve Hormon Salgıları

TİROİT BEZİ

Tiroit ya da kalkan bezi olarak da adlandırılır. Yutağın altında, boyun bölgesinin ön ve yan bölgesini saran çok damarlı yapıya sahip bir iç salgı bezidir.
Yapısı: Soluk borusunun yanlarında bulunan iki lobunu, soluk borusu önünden geçen bir bölüm birleştirir. Keseciklerden oluşur. Bukeseciklerin içinde koloid bir madde bulur. Her iki lobun içinde de "paratiroid" bezi bulunmaktadır. Ortalama bir insanda ağırlığı 20 ile 40 gramdır. Tiroid bezi, iyot, tirozindentiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3) ürütiminden sorumludur. Bu sayede ktiroid hormonunun salgılanmasında rol oynar. Tiroid bezi, öteki iç salgı bezleriyle birlikte çalışır. Çalışması özellikle hipofizin salgıladığı uyarıcı tireotrop hormonunun (TSH)etkisine bağlıdır.
Görevi: İnsan hayatında, yaşamak için gerekli kimyasal ve fiziksel olayları düzenlemektedir. Kemiklerin gelişmesini, büyümeyi, cinsel organların gelişmesini, deri ve kıl oluşumunu büyük ölçüde doğrudan etkiler.
Hormonun Az Miktarda Salgılanması Durumunda: Tiroit bezinin az hormon salgılamasından dolayı insan metabolizmasında yavaşlamalar görülür, yorgunluk hissi artar, deride kuruluk görülmeye başlar. Eğer bu hormon erken yaşta az salgılanırsa(özellikle çocukluk döneminde) cücelik ve zihinsel özürlülük görülür, büyüme ve gelişme tam oluşmaz ve hastalık durumunda artış görülür. İnsanların bir çoğu Triot bezinin az çalıştığının farkında olmadıkları için bundan kaynaklı olan hastalığın farkında olmadan hayatlarını devam ettirmektedirler. Bu hasta kişilerde aşır bir yorgunluk, saçlarda dökülme, kilo alma ve sinirsel yapının bozulması nedeni sonucunda depresyon görülmektedir. Özellikle yorgunluk ve halsizlik günlük hayatımızda çoğu zaman çok çalışmaya ve uykusuzluğa bağlandığı için tiroit bezi yetmezliğinden şüphelenen insan sayısı pek azdır. Kadınlarda özellikle 55 yaşından(menopoz döneminden) sonra bu hastalığın gözlenme sıklığı daha da artar. Her 10 kadından birisinde tiroit yetmezliği görülür. Bazı kadınlar bu belirtilerin menopoza bağlı olduğunu sanarak yorgunluk, halsizlik ve unutkanlık içinde yaşamaya zamanla alışırlar. Bazı kişiler ise önceden tiroit ameliyatı geçirmiştir ve günün birinde tiroit hormon yetmezliği gelişebileceği riskini bile akıllarına getirmezler. Oysa ameliyat geçiren tiroit hastaları ya da radyoaktif iyot tedavisi gören insanlar belirli aralıklarla tiroit hormon kontrollerini yaptırmak zorundadırlar. Belki bu kişilere hastaneden ayrılırken bu konu söylenmemiş olabilir.Çünkü toplumumuzda maalesef bu tip olaylara dikkat edilmiyor. Çok uyuyan, üşüyen, eli yüzü şişen bir kişide de tiroit bezi yetmezliği olabilir. Kilo alımının bir nedeni de tiroit bezinin az çalışmasıdır. Kilo vermek istediği halde bir türlü zayıflayamayan insanlar özellikle bayanlar tiroit bezi az çalışıyor olabilirler.

Devamı...

Salı, Ekim 09, 2012

Enteresan Lahana Diyeti

YAĞ ERİTİCİ LAHANA ÇORBASI

Malzemeler:
  • 6 büyük yeşil soğan
  • 1-2 domates
  • 1 büyük lahana
  • 2 yeşil biber
  • 1 demet kereviz sapı
  • 1 paket hazır çorba karışımı
  • tuz,biber
  • maydanoz
  • köri
  • 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti
  • acı sos (arzu edilirse)
Yapılışı: Sebzeleri küçük veya istenir ise orta boy doğrayın. Tencereye koyup üstünü 2 parmak geçecek şekilde su ilave edin. 10 dakika yüksek ateşte kaynatın. Kaynadıktan sonra ateşi kısın. Kısık ateşte 5-10 dakika pişirmeye devam edin,sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin.(aşırı diri olmayacak şekilde, isteğe bağlı sebzeler çiğ bırakılabilir). Bu çorbanın kalori değeri çok düşüktür. Bu yüzden, kendinizi aç hissettiğiniz her zaman ya da istediğiniz kadar içebilirsiniz hiç bir zararı yoktur. Şayet bir yere gidiyorsanız termosunuzu çorba ile etmeyi unutmayınız.

Diyetin Uygulanışı:
1. Gün:
Bütün meyveleri (muz hariç) yiyebilirsiniz. Kavun ve karpuzun kalorisi diğer meyvelere göre daha düşüktür (Bu meyveleri tercih etmeye özen gösterin). Bugün sadece meyve yiyip çorba içebilirsiniz. Şekersiz çay serbesttir. İçebildiğiniz kadar su için.