Perşembe, Ekim 11, 2012

CAN DAMARIMIZ SU

Su insan yaşamında, oksijenden sonra en önemli maddedir. Erişkin bir insanın vücut ağırlığının yaklaşık olarak %60’ı sudur. İnsan organizmasının deri, kemik, yağ ve bağ dokusu dışındaki tüm feğeleri içinde çözelti olarak bulunur. Bu durumu göz önünde tutarak, insanın vücudunun biçimini almış olan suyun içinde bir çözelti olarak düşünebiliriz. Vücuttaki suyun yaklaşık %60’ hücre içinde, %40’ ise hücre dışında bulunur. Aşağıdaki tabloda vücuttaki toplam su miktarının dağılımı gösterilmektedir.

  • Toplam Vücut Suyu: 40 lt
  • Hücre içinde bulunan su miktarı: 25 lt
  • Akyuvarlardaki su miktarı: 2 lt
  • Hücre dışında bulunan su miktarı: 15 lt
  • Kan plazması hacmi(bu hücre dışı suya aittir): 3 lt
  • Kan hacmi: Plazma + Alyuvarlar 5 lt

Vücutta bu kadar yoğun olarak bulunan su yaşam için son derece gereklidir. Örneğin bir insanın besin almadan haftalarca yaşayabildiği halde susuz ancak 1-2 gün hayatta kalabilir. İnsan bedenindeki yağ ve karbonhidratın hepsini, proteinin yarısını, vücut suyunun ise yaklaşık olarak%10 kadarını kaybettiğinde hayati faaliyetleri son derece yavaşlar ve tehlikeye girer. Vücut suyunun %20 kadarının kaybedilmesi ise doğrudan ölüm ile sonuçlanır. Su besin maddelerinin emiliminde ve hücrelere taşınmasında, vücuttaki metabolizma artıklarının akciğerlere, böbreklere ve karaciğere taşınıp buralardan atılmalarında, vücut ısısının düzenlenmesinde, vücut içinde gerekli birçok maddenin taşınmasında doğrudan görev üstlenmektedir. Bu saydığımız özellikler insanın hayatını sürdürmesi için olmazsa olmazları arasındadırlar.Su hemen hemen her kimyasal olayda kullanılan ya da üretilen bir maddedir. Yunan filozofu Thales yaşamın kökenini suda aramak ile büyük bir gerçeği o çağda dile getirmiştir aslına bakılacak olursa. Erişkin bir insan günde yaklaşık olarak 2-2,5 litre su almalıdır. Bu su gereksinimini ise içecekler, besinler ve hücrelerde gelişen kimyasal-metabolik olayların ürünü olarak açığa çıkan ve “metabolik su “ adı altında anılan kaynaklardan karşılarız.
Besinlerden alınan;

  • 100 gram protein 41 gram
  • 100 gram karbonhidrat 55 gram
  • 100 gram yağ ise 107 gram suyu sağlar.

Yaşamının ilk 28 gününde bir bebek günde 700 ml, 10 yaşındaki bir çocuk ise günde 1300 ml su içmelidir. Dengeli bir beslenmede vücut için gerekli kalorinin %60 karbonhidrat, %30’u yağ, %10’uda proteinden gelmektedir. Bu dengede 200 kalorilik bir beslenme rejimi insana 267 gram su sağlar. Erişkin bir insan günde yaklaşık tahminlere 1000 gram suyu içeceklerinden 800 gram suyu yediği besinlerden, 300 gram kadar suyu ise “metabolik su” olarak kazanır. Böylece 2100 gram su sağlanmış olur. Ancak bu oranlar beslenme türüne göre kolaylıkla farklılık gösterirler. Örneğin meyve ve sebzelerin %90’ı sudan oluşmaktadır. Bu nedenle meyve ve sebzelerden zengin bir beslenme rejiminde olan arkadaşlar içeceklere daha az ilgi gösterirler.
İnsan bir yandan su alırken diğer yandan ise su kaybeder gün içerisinden. Erişkin bir kimse deri yoluyla günde 5000 gram, idrar yoluyla 1100 gram, solunum ile de 350 gram, dışkı yoluyla 150 gram su kaybeder. Kaybedilen bu suyun toplam miktarı 2100 gramdır.
Vücut suyunun azalması kanın iyon yoğunluğunu artırır. Bu yoğunluğun %1 kadar artması beyinde bulunan “hipotalamus” bölümündeki “susama merkezini” uyararak, susuzluk duygusuna neden olabilir. Aşırı ishal ve kusma durumlarında vücutta önemli düzeyde su madenler kaybedildiğinden süratle gerekli önlemler alınmalıdır Bu kayıplar özellikle çocuklarda çok ciddi sonuçlar yaratabilir. Vücut önemli ölçüde su maden kaybettiğinde ateş yükselmesi nabız hızlanması, nabız dolgunluğunun azalması, tansiyonun düşmesi, dil, ağız ve derinin kuruması, idrarın çok azalması, terlemenin olmaması, kalbin çalışmasında düzensizlikler, halsizlik, bitkinlik, hafızada bulanıklık, gözlerin çukurlarına gömülmesi gibi belirti ve bulgular tespit edilmiştir.
Vücut ishal veya kusmayla fazla miktarda su ve madenlerin kaybedildiği durumlarda, kayıpların kesinlikle karşılanması gerekir. Bu gibi durumlarda sodyum, potasyum ve gerekli olan glikoz içeren sıvıların hastaya kazandırılması gerekir. Bunun için “1 tatlı kaşığı tuz”, 1 tatlı kaşığı pekmez”, bitartarat 1 litre suda eritilerek ishalli hastaya verilmesi gerekir. Kırsal kesimde potasyum bitartarat gerekir. Kırsal kesimde potasyum veya bitartarat bulunmayabilir. Böyle bir durumda su yerine 1 litre çay kullanılabilir. Pekmez yoksa 2 yemek kaşığı şekerde kullanılabilir.
İçilecek Suyun Temizlenmesi: Yeryüzünün bir çok yerinde endüstriyel ve tarımsal gelişmelere paralel olarak doğanın ve onun en önemli parçalarından biri olan suyun kirliliği de artmaktadır Her geçen gün içilebilecek kadar temiz su bulmak biraz daha güçleşmektedir. Ülkemiz içilecek kaynak suları yönünden çok zengindir. Fakat kirlenme, üzerinde yaşadığımız toprakların doğal özelliklerini her geçen gün daha da çok etkilemektedir. İçme suları çeşitli yöntemler ile temizlenebilir. İçme sularının 5-10 dakika kaynatılması ya da klorlanması etkili ve kolay bir temizleme yöntemidir. “ Kireç kaymağı” %25 kadar klor içerir. 2.5 yemek kaşığı yani 40 gram kireç kaymağı 1 litre suda eritilir. Bu su iyice dinlendirildiği de kalsiyum dibe çöker, klor ise suda çözünmüş olarak kalır. Bu su dikkatle koyu renkli camdan yapılmış bir şişeye aktarılarak, diptek, kireçten ayrılır. Bu çözelti 10 gün boyunca asıl çözelti olarak kullanılabilir. İçilecek suyun kirliliğine göre asıl çözeltiden 3-10 damla içilecek suyun 1 litresine eklenir. Yarım saat sonra su içilinebilinecek kadar güvenilir duruma gelir. İçilecek suların temizlenmesi özellikle yaz mevsimin de artış gösteren ve ishalle seyreden bulaşıcı bağırsak hastalıklarına karşı alınabilecek çok etkin bir yöntemdir

Hiç yorum yok: